Ortalama vatandaşlar günün kritik meseleleri hakkında karar vermek üzere jüri heyetliğine seçilirdi. | TED | غالباً ما يتم إختيار مواطنين عاديون لهيئات المحلفين ليقرروا المسائل الحرجة لليوم |
Sonuç olarak, kum tepelerinin büyük çoğunluğu kritik değerin civarında bir eğim açısına sahiptir, çökmeye yakındır. | TED | كنتيجة لذلك, الغالبية العظمى من الكثبان الرملية لها ميلان قريب من القيمة الحرجة, قريبة من الانهيار. |
Ayrıca, gelişme açısından diğer bir kırılgan ve kritik süreç ise annenin hamile olduğu dönem. | TED | و إلى جانب ذلك، فإن الفترة الحساسة و الحرجة فيما يخص تطور الحالة هي عندما تكون الأم حامل. |
Bu açıdan herbirimiz eşsiziz, ve herbirimiz bu kritik girdiyi bu makineyi tuttuğmuz sürece üretime katıyoruz. | TED | نحن في ذلك متفردون، وكلٌ منّا يحمل هذه المدخلات الحرجة داخل الإنتاج بينما نمسك هذه الآلة. |
Sadece, o kritik olan açıları kontrol etmemiz gerekiyor, yapısal, termik, formla bütünleşmiş akustik özellikler gibi. | TED | ونحتاج أن نسيطر على الجوانب الحرجة فقط، مثل الخصائص الإنشائية، والحرارية، والصوتية، التي تمثل جزءاً من النموذج. |
kritik bir noktadayken bir başkasının araştırmasını üstlenmen büyük cesaret. | Open Subtitles | لديك الكثير من الشجاعة أخذ العهد بأخذ بحث شخص آخر في أشد نقاطه الحرجة |
Tam olarak 8.02'de kritik noktaya ulaşacak. | Open Subtitles | ستبلغ المرحلة الحرجة في الساعة 8: 02 بالضبط |
O kritik anda, korkunç kayba rağmen, | Open Subtitles | في هذهـ اللحظة الحرجة بالرغم من الخسائر الفادحة |
O kritik anda, korkunç kayba rağmen, | Open Subtitles | في هذهـ اللحظة الحرجة بالرغم من الخسائر الفادحة |
Ama ilginçtir, bir timsahın hayatının en kritik dönemi karada geçer. | Open Subtitles | انها سخرية القدر في أن اول اللحظات الحرجة من حياة التمساح يقضيها على اليابسة |
Bu kritik noktada Londradaki casuslar | Open Subtitles | ،في هذه المرحلة الحرجة كان الجواسيس في لندن |
Silah ateşlendiği zaman,... ..reaksiyonun kritik kütleye ulaşması 12 dakika alacak. | Open Subtitles | سيستغرق إثنى عشر دقيقة ليتفاعل حتى النقطة الحرجة |
Yapılmalı. kritik sistemleri destekle. | Open Subtitles | سيكون علي فعل ذلك, زودي الأنظمة الحرجة بالرجال |
Bu görevin kritik bir stratejik önemi vardır. | Open Subtitles | هذه المهمّة للأهمّيّتها الاستراتيجيّة الحرجة |
Darkseid, bu tepkimenin yakında kritik boyutlara ulaşacağını hesapladım. | Open Subtitles | لقد حسبت نتائج ردة الفعل هذه وسوف تصل قريبا ألى الكتلة الحرجة. |
Çok öenmli bir ordu malının kritik bir zamanda kaybolmasına neden oldu. | Open Subtitles | لقد تسببت بضياع وحدة عسكرية فى الحظة الحرجة |
Dengeleme fiziksel tedavisindeki ilk kritik aşama. | Open Subtitles | الإستقرار هو المرحلة الحرجة الأولى في علاجه النفسي |
Bu dizide altı kritik zamanın hikayesi anlatıyor o bu imparatorluğu biçimlendirdi. | Open Subtitles | هذه السلسلة تحكي قصّة اللحظات الحرجة الستّ التي شكّلت تلك الإمبراطوريّة. |
Tam olarak 8.02'de kritik noktaya ulaşacak. | Open Subtitles | ستبلغ المرحلة الحرجة في الساعة 8: 02 بالضبط |
Sonra buz birikintisinin içine atılmış gibi oldum. Bir anda15 derece soğumuştum. Derhal yoğun bakıma alınmalıydım. | TED | و رُميت بعد ذلك في بركة جليد وبُرّدت ل15 درجة أبرد ويمكن نقلي لمستشفى الحالات الحرجة. |
kritik seviye, son 2 dakika. | Open Subtitles | " دقيقتين للحالة الحرجة" أتمانعين لو صرخت؟ |