Bende destansı bir su kabarcığı var ve eski sevgilim cinayetim için yas tutmayı bıraktı, yani hayır, her şey yolunda değil. | Open Subtitles | 21,859 بالواقع ، لدي بثور برجلي و حبيبي السابق نسي الحزن على موتي .. لذا |
Ya her şeyi bırakıp kızım için yas tutmaya başlayacaktım ya da kızımı geri almak için önümdeki engelleri ezip geçmek için elimden geleni yapacaktım. | Open Subtitles | أستطيع، ، أستطيع أن اقف عن هذا، و بدء الحزن على ابنتي، أو يمكن أن أفعل أي شيء وكل ما جنيت |
Şu koca hurda için üzülmeyi bırakıp oturur musun? | Open Subtitles | هل ستتوقف عن هذا الحزن على تلك النفاية وتجلس؟ |
Şu koca hurda için üzülmeyi bırakıp oturur musun? | Open Subtitles | هل ستتوقف عن هذا الحزن على تلك النفاية وتجلس؟ |
Mekân ve zaman boyunca hiç tanımadığımız insanların yasını da tutabiliyoruz. | TED | كما يمكننا الحزن على أشخاص لم نلقهم أبدًا، عبر الزمان والمكان. |
Ah benim masum oğlum. Öldüm tabii. Sen onu gördün. | Open Subtitles | ابني العزيز، فعلًا أنا ميّتة، وإنّك كابدت الحزن على موتي. |
Bu saçma davranışları bırakıp kardeşin için uygun şekilde yas tutmaya başlayacaksın. | Open Subtitles | انت ستوقف سلوكك المثير للسخرية والبدء في الحزن على أخيك بصدق |
Görünüşe bakılırsa yas tutma tarzlarımız farklı. | Open Subtitles | جليًّا أن كلينا يفرّغ الحزن على نحوٍ مختلف. |
Ah. Robert için yas tutmasını... | Open Subtitles | الحزن على روبرت |
Eskiden olduğumuz kişi için yas tutmak ancak olacağımız kişiye engel teşkil eder. | Open Subtitles | الحزن على هويتنا السابقة |
November'ın kızı için yas tutması gerekiyordu. | Open Subtitles | إحتاجت (نوفمبر) ، إلى الحزن على إبنتها ... ......... |
Kızım için üzülmeyi hiçbir zaman bırakmadım. | Open Subtitles | لم أتوقف قط عن الحزن على إبنتنا |
Onun öldüğü gün ya da öldüğü o anda, İngiltere'de bir çeşit duraksama oldu, ve insanlar, bir kitle halinde, onun yasını tutma kararı aldılar. | TED | كان هناك نوع من الركود التام في بريطانيا ذلك اليوم أو في لحظة وفاتها و قرر الناس الحزن على وفاتها بطريقة جماهيرية |
Bekar hayatımın bitişinin yasını tutuyorum. | Open Subtitles | إلا إن كانوا يقصدون الحزن على فراقك حياة العزوبية |
Ah benim masum oğlum. Öldüm tabii. Sen onu gördün. | Open Subtitles | ابني العزيز، فعلًا أنا ميّتة، وإنّك كابدت الحزن على موتي. |
Ah benim masum oğlum. Öldüm tabii. Sen onu gördün. | Open Subtitles | ابني العزيز، فعلًا أنا ميّتة، وإنّك كابدت الحزن على موتي. |
Sen burada oturmuş botokslarını ve ailenin süksesini düşünürken o orada oğlunun ölümüne yaraşır şekilde yas tutuyor. | Open Subtitles | لدينا أبي وخرج من هناك حقا الحزن على وفاة ابنه بينما أنت هنا القلق بشأن صورة العائلة وتتصدر قبالة على البوتوكس. |
Görünüşe bakılırsa yas tutma tarzlarımız farklı. | Open Subtitles | جليًّا أن كلينا يفرّغ الحزن على نحوٍ مختلف. |