Ve Gerçek şu ki, bana verecek başka hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | تعال إلى هنا وتحدث معي وفي الحقيقة أنك ليست غير عاهرة |
Ama Gerçek şu ki sen şimdi karının kaderinden sorumlu... adamla yan yana çalışıyorsun. | Open Subtitles | لكن الحقيقة أنك تعمل الآن جنباً إلى جنب مع الرجلِ المسؤول عن مصيرِ زوجتك |
Bay Koufax Gerçek şu ki, siz bu çocuğu kaçırdınız. | Open Subtitles | السّيّد كوفاكس في الحقيقة أنك أختطفت هذا الطّفل |
"Gerçek şu ki, Maya. Sen asla benimle evlenmedin. Fedakârlık yaptın." | Open Subtitles | الحقيقة أنك لم تتزوجيني يا مايا لقد أخذت الحل الوسط |
Gerçek şu ki bana, sana güvenebileceğimi gösterdin. | Open Subtitles | لقد كبرت الحقيقة أنك أظهرتِ لي أنه يمكنني الوثوق بك |
Tamam, ama Gerçek şu ki tüm bu durumun ne kadar yanlış olduğunu bile göremiyorsun. | Open Subtitles | حسنا , الحقيقة أنك لا ترين كيف أن كل هذا الوضع خاطئ |
Bak evlat. Sana yalan söyledi. Gerçek şu ki, sen asla Başkan olamayacaksın. | Open Subtitles | اسمع يا فتى, هو كذب عليك الحقيقة أنك لن تكون رئيساً أبداً |
Lanet Gerçek şu ki, sen herkesten fazla bulaşmışsın. | Open Subtitles | الحقيقة أنك متورط أكثر من أى شخص |
Gerçek şu ki; emin adımlarla ilerliyorsun. | Open Subtitles | الحقيقة أنك تسير على الطريق الصحيح |
Ama Gerçek şu ki, doktor olmak için uygun değilsin. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة أنك لم تخلق لتكون طبيباً |
Ama Gerçek şu ki, sen ikiyüzlü, azgın kaltağın tekisin. | Open Subtitles | لكن الحقيقة أنك منافقة وكلبة عاهرة |
Bak evlat, Gerçek şu ki asla savaş görmeyeceksin. | Open Subtitles | اسمع يا بني ، الحقيقة أنك لن ترى معركة |
Çünkü Gerçek şu ki, Onlardan korunamazsın. | Open Subtitles | لأن الحقيقة أنك لا تستطيع تحاشيهم |
Gerçek şu ki beni benim seni kurtardığımdan daha çok kurtardın. | Open Subtitles | الحقيقة أنك أنقذتني أكثر مما أنقذتك. |
Neyse, Gerçek şu ki, Cristina senin için daha uygun. | Open Subtitles | الحقيقة أنك مهتم أكثر بكريستينا |
Ama Gerçek şu ki bombayı etkisiz hale getiremedin çünkü cıvalı anahtarı vardı. | Open Subtitles | لكن الحقيقة أنك لم تستطع إبطال القنبلة لأن لديه مفتاح الزئبق= عطارد |
Gerçek şu ki, sen çok kötü halde acı çekiyorsun annen yüzünden. | Open Subtitles | الحقيقة أنك تعاني أسوء من ذلك بشأن أُمك |
Gerçek şu ki, siz Tanrı'nın tayin ettiği Kral Naibisiniz. | Open Subtitles | الحقيقة "أنك" حاكم، عيّنك الرب |
Gerçek şu ki korktunuz. | Open Subtitles | الحقيقة أنك خائفة |
Bak. Gerçek şu ki, bir ailen vardı ve büyük bir kayıp yaşadın. | Open Subtitles | انظر، الحقيقة أنك كنت تملك عائلة... |