ويكيبيديا

    "الحقيقة أنه" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Gerçek şu ki
        
    • İşin gerçeği
        
    • işin aslı
        
    Fakat Gerçek şu ki ilk hangi bilgenin dediğinin önemi yok çünkü bilgenin verdiği bir öğüt, bugün bile geçerli. TED لكن الحقيقة أنه لن يؤثر من هو الحكيم الذي قالها أولا لأنها ما زالت نصيحة حكيمة حتى في يومنا هذا.
    Ama yine de, Gerçek şu ki rotamızı değiştirmek için neredeyse hiç bir şey yapmadık. TED ومع ذلك، الحقيقة أنه لم نقم بأي شيء أبدا لتغيير المسار.
    Gerçek şu ki, bilim 10'da 10 kazanıyor, günü kurtarıyor. TED الحقيقة أنه في 10 مرات من أصل 10 يفوز العلم وينقذ اليوم.
    Gerçek şu ki, daha iyi bir dünya inşa edebiliriz, ve bunu şimdi yapabiliriz. TED الحقيقة أنه بإمكاننا بناء عالم أفضل، و بإمكاننا فعل ذلك الآن.
    İşin gerçeği sonsuza dek başkalarına bağımlı bir ülke olamayız. Open Subtitles الحقيقة أنه لا يمكننا أن نصبح دولة مستقلة الى الأبد
    Ama Gerçek şu ki Clifton'da hiç kimsenin çok fakir olmaya izni yoktu. Open Subtitles و لكن الحقيقة أنه لا أحد يسمح له بأن يكون فقيراً جداً فى كليفتون
    Gerçek şu ki her zaman, bir yere gelemeyeceğini düşündüm. Open Subtitles الحقيقة أنه لطالما ظننت أنك لن تكوني ذات قيمة في يوم من الأيام
    Gerçek şu ki, adını ve çalıştığı şirketin adını yayınlamaya bile iznimiz yok ve tabi size yüzünü de gösteremeyiz. Open Subtitles وفي الحقيقة أنه غير مسموح لنا أن نذكر اسمه أو اسم الشركة التي كان يعمل فيها وبالطبع لايمكننا أن نظهر وجهه
    Bu iğrenç bir durum ama, Gerçek şu ki, bu sorunu kendi aramızda çözmeliydik. Open Subtitles وقد يبدو هذا سيئا ولكن الحقيقة أنه ينبغي علينا فقط أن نسوي الأمور
    Bu iğrenç bir durum ama, Gerçek şu ki, bu sorunu kendi aramızda çözmeliydik. Open Subtitles وقد يبدو هذا سيئا ولكن الحقيقة أنه ينبغي علينا فقط أن نسوي الأمور
    Gerçek şu ki, her an biri bir yerde size surat yapabilir. Open Subtitles الحقيقة أنه في أي وقت، أي أحد بأي مكان قد يرسم عنك تعبيراً على وجهه
    Gerçek şu ki, sende olmayan hiç bir şeyi senden almadı. Open Subtitles الحقيقة أنه لم يسلبك شيئًا ملكتيه منذ زمن
    Gerçek şu ki, eğer bu uygarlık ayakta kalacaksa filonun nüfusunu arttırmamız gerekiyor. Open Subtitles الحقيقة أنه إذا كانت هذه الحضارة بطريقها للنجاة فيجب علينا إعادة تجديد هذا الأسطول
    Sürekli onun için şöyle derdin: "Çok farklı biri!" Ama Gerçek şu ki, o da diğer herifler gibiymiş. Open Subtitles لطالما ظننتِ أنه مختلف، لكن الحقيقة أنه يشبه أي رجل آخر
    Gerçek şu ki... bazı kötü şeyler yaptı ve gitmesi gerekti. Open Subtitles الحقيقة أنه فعل أشياءاً سيئة، وكان لابدّ أن يرحل بعيداً
    Gerçek şu ki; kimse nereye olduğunu bilmiyor. Open Subtitles و الحقيقة أنه لا أحد يعرف لأين ذهب بالفعل
    Gerçek şu ki, bunu iyi göstermenin bir yolu yok. Open Subtitles الحقيقة أنه لا يوجد أمل بالإستيطان بذلك الكوكب
    Ama Gerçek şu ki her karanlıktan sonra mutlaka bir umut ışığı parlayacaktır. Open Subtitles لكن الحقيقة أنه وبعد الليالي الحالكة تحل الأيام المشرقة
    Gerçek şu ki, Cage gibi bir zorba saldırdı mı adama çoğu insan siniyor. Open Subtitles الحقيقة أنه عندما يكون رفيقك ،في قفص ويتعرض لهجوم معظم الرفاق يتراجعون
    İşin gerçeği onları Cennet Bahçesi'nde birlikte gördüğünüzde, bir araya geliyorlar ve birlikte gururlu duruşları giderek utanca dönüşüyor. TED و الحقيقة أنه عندما تشاهدهما معا في جنة الخلد، ستراهما يطردان منها معا أيضا و معا، سيتحول ل فخرهما بنفسيهما إلي عار مستتر.
    Bunu söylemek istemiyorum, ama işin aslı, o senin için yeter kadar iyi değil. Open Subtitles أكره قول ذلك، لكن الحقيقة أنه ليس مناسباً كفاية لكِ

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد