Gerçek şu ki Kıbrıs kaydı sahteydi. Sen haklısın onlar haksız. | Open Subtitles | الحقيقة ان تسجيل قبرص مزيف وانت على حق وهم على باطل |
Gerçek şu ki, son zamanlarda evimde bir dizi olaylar silsilesi meydana geldi. | Open Subtitles | الحقيقة ان هناك سلسلة من احداث منفردة وقعت حديثا فى منزلى فى شارع بروك |
Sayın yargıcım, Gerçek şu ki, Capone bir katil ve serbest kalacak. | Open Subtitles | سعادتك , الحقيقة ان كابون هو قاتل و سيصبح حرا طليقا |
Gerçek şu ki, bu soygun yüzünden banka muhtemelen kapanacak. | Open Subtitles | الحقيقة ان تلك السرقة .. ستضع هذا البنك الصغير علي الارجح خارج العمل |
Gerçek şu ki, romantik, ağlak, kendi-duygularını-reddetmeyen-adamlar... sizi hasta ediyor- onlardan iğreniyorsunuz. | Open Subtitles | في الحقيقة ان ذلك شديد الحساسيةمبكي الشعور بمحبة الفتية يجعلك مريضاً انت تشعر بالخيبة منهم |
-Talihsiz Gerçek şu ki Atlanta'da bir patlama daha oldu. | Open Subtitles | الحقيقة ان هناك انفجار اخر في اطلانطا اوه.. |
Ama Gerçek şu ki, sahip değilsin ve ileride bu zamana bakıp pişman olmanı istemiyorum. Tamam, olmayacağım. | Open Subtitles | , لكن الحقيقة ان هذا ليس صحيحاً و لا أريدكِ أن تعيدي النظر و تندمين |
Gerçek şu ki, buradaki insanlar Jericho'dan pek hoşlanmıyorlar. | Open Subtitles | . الحقيقة ان بعض الناس هنا غير ميالون الي جيركو هذه الايام |
Gerçek şu ki, Los Angeles iyi polisleri koruduğu kadar bozuk olanlara balyozu indirebilir. | Open Subtitles | الحقيقة ان لو أنجلوس تستطيع مساعده رجال الشرطة الجيدون بنفس قدر كما يمكنها ان تجلب المطرقة وتضرب بها الفاسدين |
Gerçek şu ki, iki gün içinde babamın düğünü var. | Open Subtitles | او تعلمين,الحقيقة ان زفاف والدي بعد يومين |
- Gerçek şu ki bu zamanlamasını ayarlayabilecek kadar usta bir nişancı. | Open Subtitles | تعرفون,الحقيقة ان هذا قناص خبير يمكنه حساب التوقيت |
Gerçek şu ki, Albay... Vic Bedford,... | Open Subtitles | الحقيقة ان فيك بيدفورد كان على علاقة |
Gerçek şu ki, formasyonu değiştirmek | Open Subtitles | في الحقيقة ان التحول في التشكيلات |
Gerçek şu ki; arkadaşım-- ...havaalanlarına sahte bavuluyla birlikte giderek kız tavlamaya çalışıyor. | Open Subtitles | --في الحقيقة, ان صديقي يذهب الى المطارات ومعه حقائب خالية ليتعرف الى الفتيات, واتبعنا بعضن منهن الى فيلاديلفيا |
Gerçek şu ki, benim için bitti. | Open Subtitles | الحقيقة ان كل شيء انتهى بالنسبة لي. |
Ancak Gerçek şu ki, Adam hala hayatta. | Open Subtitles | لكن الحقيقة ان ادم على قيد الحياة |
Ama Gerçek şu ki bazı şeyler asla değişmez, olduğunu. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة ان هنالك اشياء لن تتغير |
Gerçek şu ki, formasyonu değiştirmek | Open Subtitles | في الحقيقة ان التحول في التشكيلات |
Yani, Gerçek şu ki - | Open Subtitles | اتعرفين . انها فقط الحقيقة ان - |
Gerçek şu ki, Dalton seni bunun hakkında uyardı. | Open Subtitles | الحقيقة ان دالتون |