Ve bunu yaptığında, ona her şeyi, tüm gerçeği anlatmalısın. | Open Subtitles | و عندما تخبريه يجب أن تخبريه بكل شيء الحقيقة كاملة |
tüm gerçeği anlatacağına yemin etmiştin. Anlatacak mısın? | Open Subtitles | لقد أقسمت على قول الحقيقة كاملة هلا فعلت ذلك ؟ |
tüm gerçeği anlatacağına yemin etmiştin. Anlatacak mısın? | Open Subtitles | لقد أقسمت على قول الحقيقة كاملة هلا فعلت ذلك ؟ |
Demek istediğim, kazanmamızın sebebi bütün gerçeği ortaya dökmemizdi. | Open Subtitles | وجهة نظري صحيحة، سبب فوزنا بهذهِ القضية هو لأننا أفصحنا عن الحقيقة كاملة. |
Sana, tüm gerçeği anlatacağıma dair söz veririm. | Open Subtitles | لقد أعطيتك كلمتي بأنني سأقول لك الحقيقة كاملة |
Servetimizin nereden geldiğini tüm gerçeği öğrendim. | Open Subtitles | علمت الحقيقة كاملة من أين جاءت رفاهيتنا. |
tüm gerçeği ortaya çıkarmamıza rağmen neden kötü hissediyorum? | Open Subtitles | الآن لدينا الحقيقة كاملة لماذا أشعر بالقذارة |
tüm gerçeği biliyorsunuz artık ama bir gerçek var ki hepsinden önemli. | Open Subtitles | أنتم تعرفون الآن الحقيقة كاملة و لكن هنالكَ حقيقة واحد تقف في مواجهة الكل |
Az sonra vereceğiniz ifadede gerçeği, tüm gerçeği ve yalnızca gerçeği söyleyeceğinize yemin ediyor musunuz? | Open Subtitles | هل تقسم إن الشهادة التي ستعطيها ستكون الحقيقة، الحقيقة كاملة ولا شيء سوى الحقيقة وليكن الله بعونك؟ |
Ben sadece Dr. Arrow'un tüm gerçeği söylemediği için endişeliyim. | Open Subtitles | أنا فقط قلق بشأنه... . د.أرو لا يقول لنا الحقيقة كاملة |
Senin elemanların burada tüm gerçeği söylediklerini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن ان رجالك أخبروك الحقيقة كاملة. |
Kimse tüm gerçeği söyleyemez. | Open Subtitles | -أرجو المعذرة . حسنٌ ، لا أحد يمكنه قول الحقيقة، الحقيقة كاملة ، يا صاحبة الشرف. |
Bana tüm gerçeği asla söylemiyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تقول لي الحقيقة كاملة أبدا |
İtiraf eder ve Gümüş Zil Cinayetleri'ndeki rolünle ilgili tüm gerçeği anlatırsan, bu senin kesinlikle iyi niyetini gösterir. | Open Subtitles | إذا كنت على استعداد لتأتي نظيفة، ونقول الحقيقة كاملة عن دورك في القتل الأجراس الفضية، من شأنه أن يكون اداء لا يصدق حسن النية. |
Rebecca'nın tüm gerçeği söylemediğini düşünüyordu. | Open Subtitles | وكان يعتقد أن (ربيكا) لم تقل الحقيقة كاملة |
Reynolds'a değer veriyor, ama tüm gerçeği söylemesine yetecek kadar değil. | Open Subtitles | إنهاتكترثلأمر(رينولد)،ولكنليسبما يكفى، لتقول الحقيقة كاملة. |
Sana gerçeği göstermeye çalışıyorum. bütün gerçeği. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أُظهرَ لكِ، الحقيقة الحقيقة كاملة |
Dünkü görüşmemde bütün gerçeği anlatmadım. | Open Subtitles | لم أقم بقول الحقيقة كاملة خلال إستجوابي البارحة |
Bu sadece ve sadece gerçeğin ta kendisidir. Böyle çok daha iyi, değil mi? | Open Subtitles | الحقيقة ، الحقيقة كاملة ولا شئ اٍلا الحقيقة ، أهذا أفضل ؟ |
..ama tüm gerçek bu değildir | Open Subtitles | ليست الحقيقة كاملة إنها ليست كذلك أعنى,إنها حقيقة بالسبة للرب |
Yüce tanrı huzurunda yemin ederim ki herşeyi doğru söyleyeceğim sadece ama sadece doğruyu. | Open Subtitles | أقسم بالله العظيم على أن الدليل الذي سأقدمه سيكون الحقيقة، الحقيقة كاملة ولا شيء سواها. |
Vereceğiniz ifadenin tamamen ve sadece gerçeği yansıtacağına yemin eder misiniz? | Open Subtitles | الدليل الذى ستقدمه سيكون الحقيقة الحقيقة كاملة ولا شئ غير الحقيقة ؟ |