O kemikli parmağa yüzüğü taktığın andan, çıkardığın ana kadar uğraştın. | Open Subtitles | مِنْ اللحظةِ إنزلقتَ تلك الحلقةِ في إصبعِها العظميِ وهو إنزلقَ فوراً ثانيةً. |
O yüzüğü parmağına taktığımdan beri | Open Subtitles | مُنذُ أن وَضعتُ تلك الحلقةِ على إصبعِكِ، |
Ve kızı dehşete kapılmıştı, ama o ortada gezinip o yüzüğü arıyordu. | Open Subtitles | وبنته مُفزَعة لَكنَّه يَرْكضُ حول بَحْث عن الحلقةِ. |
Oh siz burada kalıp, yüzüğü arayacaksınız. | Open Subtitles | أوه أنت سَتَبْقى هنا وتَبْحثُ عن الحلقةِ. |
Belki yüzüğe uygun olsun diye seçti. | Open Subtitles | حَسناً، أَحْزرُ لَرُبَّمَا هو كَانَ فقط يُحاولُ مُجَاراة الحلقةِ. |
Pekâlâ, bak, şu aptal yüzüğü artık aramayacağız, bu yüzden hadi buradan defolalım. | Open Subtitles | الموافقة، نظرة، نحن لَنْ نَجِدَ تلك الحلقةِ الغبيةِ على أية حال لذا دعنا فقط نَخْرجُ من هنا. |
Stewert Elmasları'na göre, siz ve Lisa 11 hafta önce bu yüzüğü almak için oradaymışsınız. | Open Subtitles | طبقاً لماسِ ستيوارت... أنت وليسا كَانتْ في أحدَ عشرَ إسبوعِ مضى لشِراء تلك الحلقةِ. |
O yüzüğü ne kadar çok sevdiğini biliyorum o yüzden iyi bir şey yapmak istedim. | Open Subtitles | حَسناً، أَعْرفُ كَمْ تَحبُّ تلك الحلقةِ... وأنا أردتُ أَنْ أعْمَلُ شيءُ لطيفُ. |
Birazını bu yüzüğü almak için kullandı. | Open Subtitles | إستعملَ He البعض مِنْ أَنَّهُ لشِراء هذه الحلقةِ. |
yüzüğü almak. | Open Subtitles | تَحْصلُ على الحلقةِ. |
Pekala, sanırım büyükannemin bu yüzüğe ne yaptığını buldum. | Open Subtitles | الموافقة، الآن، أعتقد فَهمتُ الذي الغرامات إلى هذه الحلقةِ هنا. |