Şimdi saçımdaki şu kırmızı şey hakkında dürüstçe konuşalım. | Open Subtitles | لنتحدّث بصراحة الآن عن الصبغة الحمراء التي في شعري. |
Şimdi saçımdaki şu kırmızı şey hakkında dürüstçe konuşalım. | Open Subtitles | لنتحدّث بصراحة الآن عن الصبغة الحمراء التي في شعري. |
M sınıfı yıldız denilen şu kırmızı cüceler... | Open Subtitles | الأقزام الحمراء التي يُطلق عليها نجوم فئة ال "إم" |
Ah, şey, Jim artık evde değil, Michelle'le evlendi... hani şu bahsettiğin kızıl saçlı azgın piliç. | Open Subtitles | لقد خرج جيم من المنزل وتزوج ميشيل الحمراء التي تكلمت عنها |
Rahiplerin kızıl kanı çağlayarak aktı. | Open Subtitles | الدماء الحمراء التي للكهنة قد سفكت بغزارة. |
Yeşil kapısı olan ve kırmızı neonlarla "Hamburger" yazan başka bir mekânmış. | Open Subtitles | هو مكان آخر مع باب الأخضر "وإشارة النيون الحمراء التي تقول "بيرجر |
Kriptonit ve kırmızı güneş ışığından da etkilenmeyeceksin. | Open Subtitles | بإستثناء قدرتي للتصدي للأشعة الكريبتونية أو الأشعة الحمراء التي أطلقها |
Rüzgarda dalgalanan, üzerinde kırmızı çiçekler olan perdeye benzer bir şey. | Open Subtitles | تبدو مثل الستائر مع بعض الزهور الحمراء التي تتطاير مع الرياح |
Rüzgarda dalgalanan, üzerinde kırmızı çiçekler olan perdeye benzer bir şey. | Open Subtitles | وفتاة لطيفة بضفائر وبعضالستائر... عليها بعض الزهور الحمراء التي ... تتطاير مع الرياح |
Ona taktırdığın kızıl peruğu biliyorum. | Open Subtitles | اعلم عن الباروكه الحمراء التي تجعلها ترتديها |
Hayır, kızıl saçlı bir kadın. | Open Subtitles | لا، امرأة الحمراء التي ترأسها. |
Kaderimde, sonsuza kadar dolaşıp o yeşil kapıyı ve kırmızı neonla yazılmış "Hamburger" tabelasını aramak varmış. | Open Subtitles | الآن محكوم علي أن أتسكع في الأرض إلى الأبد باحثا عن ذلك الباب الأخضر "إشارة النيون الحمراء التي تقول "بيرجر |