Tabii ki, iyi tarafından bakarsak, hamile fıstıkların jimnastiğe gitmesine gerek yok. | Open Subtitles | بالطبع, الجانب الإيجابي الفتيات الحوامل لا يضطروا إلى الذهاب إلى صالة التمارين |
Bunu bilir misin bilmiyorum ama hamile kadınların kafası karışık olur. | Open Subtitles | لا أدري إن كنتِ تعلمين هذا ولكن النساء الحوامل يكنّ فوضويات |
Uruguay'da hamile kadınlar en iyi yiyecekleri almak ve daha sağlıklı bebekler doğurmak istiyorlar. | TED | فالنساء الحوامل في الأوروغواي تشترين غذاء أفضل لتنجبن أطفالا بصحة أفضل. |
Bazı kadınlar hamileyken seks yapmak istemezler ve bu anlaşılabilir. | TED | بعض الحوامل لا يرغبن بممارسة الجنس وذلك مقبول. |
Atrian hamileliği de çoğu yönden insanlarınkine benzer. | Open Subtitles | الحوامل الاترينيات يشبهن الى حدما البشريات |
Hatta daha kötüsü-- bazı yıllarda sadece bağımlılar, bazı yıllar sadece Hamileler. | TED | و لكن الأسوء أن التحاليل اقتصرت في بعض الأعوام على متعاطي المخدرات عبر الحقن الوريدية فقط أو على النساء الحوامل فقط |
hamile kadınlar mide yanmasını daha fazla yaşıyor. Karında gelişen bebeğin basıncı ve | TED | والنساء الحوامل يتعرضن بشكل أكبر لحرقة المعدة وذلك بسبب الضغط الناجم عن حجم الطفل المتنامي على معداتهم. |
Yani, her duruma uygun bir çözüm, tıpkı kemoterapi patlaması gibi, dünyadaki bütün hamile kadınları test edip terapiye almak olur. | TED | أسلوب: حل واحد يناسب الجميع كما كان متبعاً في العلاج الإشعاعي للسرطان يعني قيامنا باختبار ومعالجة جميع النسوة الحوامل حول العالم. |
Biliyoruz ki bazı Sahra-altı Afrika ülkelerinde oranın yüksek olduğu yerlerde hamile kadınları test edip tedavi edebiliriz. | TED | نحن نعرف بلدان معينة في الصحراء الإفريقية حيث يمكننا استهداف النسوة الحوامل وحيث توجد نسب الإصابة المرتفعة. |
Tıp hazırlıkta kalınca not ortalamam hamile kadınlara yardım edebilmem için farklı yönlere yönelmemi sağladı ve doğum önce sağlıkla ilgilenmeye başladım. | TED | أصبحت مهتمة بصحة الأمهات عندما فشلت فى مسارى للطب وبدلاً من ذلك أودت بى إلى طريق أبحث فيه عن طرق أخرى لمساعدة الحوامل. |
Kendisi on yıldan fazladır Florida'nın Orlanda kentinde hamile kadınlarla ilgilenen bir ebe. | TED | هى قابلة فى أورلاندو بمنطقة فلوريدا والتي ظلت تخدم النساء الحوامل لأكثر من عقد من الزمان. |
Yeteri kadar folik asit almayan hamile kadınlar doğum kusurlarıyla bebek sahibi olmakta daha yüksek riske sahipler. | TED | فإذا نقص الفولات عند النساء الحوامل فهن أكثر عرضةً لخطر إنجاب أطفالٍ بتشوهات خلقية، |
Ve kanamalı çiçek, içlerinde en kötüsü, hamile bayanlarda daha çok görülür. | TED | والجدري النزفي، الأقسى بينهم جميعاً، الذي لديه ميل نحو النساء الحوامل. |
Bekaret testinin saçmalığı 36 hamile genç kızın üzerinde yapılan bir çalışma ile sergilenmiştir. | TED | إن عبثية الكشف عن العذرية تتجلى في دراسة أجريت علی 36 مراهقة من الحوامل. |
Bunun yüzde 20'sini... ...dünya çapındaki HIV taşıyıcısı hamile... ...kadınlar oluşturuyor. | TED | و هذا 20 بالمائة من مجموع الحوامل المصابات بالمرض عالمياً. 20 بالمائة من نسبة العالم. |
Ya hamile kalırlarsa? | Open Subtitles | وماذا عن الحوامل واللتي لم تأتيهن الدورة؟ |
Ailemdeki tüm kadınlar hamileyken ruh hastası olur. | Open Subtitles | النساء الحوامل في عائلتي يجنون |
1950'lerde, 10,000 bebek sakat doğdu çünkü anneleri hamileyken thalidomide almıştı. | Open Subtitles | عشرة آلاف طفلٍ ولدوا بلا أطراف في خمسينات القرن الماضي "لأنّ أمّهاتهم الحوامل استعملنَ عقاراً يدعى "الثاليدومايد |
Karını döven bir adamsan onu hamileyken de döversin. | Open Subtitles | I,أذا كُنت من نوع الرجال الذين يضربون نسائهم فأنت من نوع الرجال الذين يضربون نسائهم الحوامل |
Başka yerlerde yüksek refah seviyesi, gelişmiş dünya hükümetlerinin hamileliği kısıtlamak için yasal tedbirlere başvurmasıyla devam etti. | Open Subtitles | وبقى مستوى مرتفع من الإزدهار عندما أدخل العالم المتطور... عقوبات تقضى... بجزاء الحوامل... |
Fakat mistik güçler hamileliği koruyorlar... | Open Subtitles | لكن القوة العظمي التي ... تحمي الحوامل |
hamile mağazasından aldım. Bunu Hamileler kullanır. | Open Subtitles | حصلتُ عليه من متجر الأمومة النساء الحوامل يستخدمونه |