koyun, mekanik olarak işlenmiş yan ürünlerle yetiştirilen ilk hayvandı, üretim özellikleri için de seçici olarak ilk yetiştirilen, ayrıca klonlanan ilk hayvandı. | TED | الخروف هو الحيوان الأول والذي انشأ من منتوجات معالجة ميكانيكيا، أول من تم التحكم في صفات ولادته، وأول حيوان يستنسخ. |
Yeşim İmparator nehre baktı ve koyun, maymun ve horozun bir sal üzerinde, otların arasından geçmesi için salı ittiklerini gördü. | TED | نظر الإمبراطور جايد صوب النهر ورصد الخروف والقرد والديك على متن طوافة، يعملون معا لدفعها عبر الطحالب. |
Fakat mimarlık fakültesine gittiğimde, ailenin 'yüzkarasi' (siyah koyun) gibi görünüyordum. | TED | ولكن عندما ذهبت إلى مدرسة الهندسة المعمارية بدا وكأنني كنت الخروف الأسود في القطيع. |
"Bir adamın 100 koyunu olsa ve onlardan biri yolunu şaşırsa, 99'u bırakıp dağlara gitmez ve yolunu şaşıranı aramaz mı?" | Open Subtitles | إفترض أن شخص لدية 100 خروف لو ضاع واحداً منهم, ألن يترك ال99 خروف المتبقين بجانب التل ليبحث عن الخروف الذى ضاع؟ |
- Eğer, siz barbarlar, sesinizi kesmez ve şu Kuzuyu bitirmezseniz, hiçbiriniz çikolatalı pastadan yemeyecek. | Open Subtitles | إذا لم يسكت كلاكما و تهدأن و تكملون أكل هذا الخروف لن يحصل أي منكم على كيكة الشكولاتة |
Mesela inek yavrulayacak mı, ya da Kuzunun problemi var mı bilir. | Open Subtitles | مثل البقرة عندما تلد أو الخروف عندما يتعرض للخطر |
Bu koyun çok ot yer mi sence? | Open Subtitles | هل تعتقد أن ذالك الخروف سيأكل كمية كبيرة من العشب؟ |
Söyle, kara koyun yünün var mı? | Open Subtitles | نعم نعم أيها الخروف الأسود، هل لديك أي صوف؟ |
Oradaki herkes gibi koyun mu olmak istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريد أن تكون مثل الخروف ؟ مثل كل هؤلاء الناس الآخرين ؟ |
Diğerinin arazisinde koyun otlatıp otlamayacağı hakkında konuşuyorlar. | Open Subtitles | إيه بقصد إنه عن إذا الواحد بيقدر يمرق الخروف تبعه بأرض الثاني |
Miniklerin beslenmesine yardımcı olmak için şarkını çal, Müzisyen koyun. | Open Subtitles | أيها الخروف المطرب للمساعدة في تغذية هؤلاء الصغار |
...bir koyun bir keçiden ne kadar farklıysa aileye o kadar benzemiyordu. | Open Subtitles | لا تحمل شبها أكثر لآبائهم مثل شبه الخروف إلى الماعز |
Dünyanın sonundan kayıp koyuna. -Hadi, kayıp koyun. | Open Subtitles | من خروف القانون الى خروف القانون اجب ايها الخروف |
Ee,burada yüzlerce, yüzlerce koyun sürüsü otlanırdı eskiden. | Open Subtitles | أجل، استخدموا ما لديهم من قطعان ومئات، ومئات رعاية الخروف في هذه الحقول |
koyun kırkmaya bayılıyor. Cinsel nedenlerden ötürü, evet. | Open Subtitles | هي تحب ان تحلق صوف الخروف انها غريزه جنسية |
"Bir koyunu birçok kez kırpabilirsin ama deriyi ancak bir kere yolarsın." | Open Subtitles | بامكانك أن تقصر شعر الخروف عدة مرات لكن لا تزيله تماما سوى مرة واحدة |
Tahmin edeceğini düşündüm ki, amcam Jonas beni ailenin kara koyunu olarak görüyor. | Open Subtitles | الذي يطلق علي لقب الخروف الأسود للعائلة,بإمكانك قول هذا |
...ve koyunu sikmek zorunda olduğumuzu ve prezervatif kullanılana kadar dışarı çıkamayacağımızı söylerlerdi. | Open Subtitles | كن مهذبا قالوا لنا بأنه علينا أن نضاجع الخروف و لا يمكننا الخروج إلا عند استعمالنا للواقي |
Melanie Kuzuyu alıyor -- iki eliyle -- bir eli sağda iki bacağı tutuyor, solda da aynı şekilde. Kuzuyu direğin üstüne koyuyor ve açıyor. | TED | ميلاني تلتقط الخروف -- بيديها-- يدا واحدة على كل من ساقيه اليمين، وبالمثل على اليسار. ويمضي الحمل إلى البريد، ويفتحه. |
Kuzunun sosuna tarçın ve bir nilüfer yaprağı ekle. | Open Subtitles | اضف القرفة و أوراق اللوتوس إلى صلصة لحم الخروف. |
Sen ailemizin yüz karasısın. | Open Subtitles | انت الخروف الأسود في هذه العائله |
Belki, onun koyunla beraber havaya uçması Tanrının isteğiydi. | Open Subtitles | حسناً , لا بد و انها إرادة الله له أن ينفجر مع الخروف |
Bu kuzuyla beni öpen kuzu arasındaki fark nedir ki? | Open Subtitles | وما الفرق بين هذا الخروف والآخر الذي قبلني؟ |
Bize göre sıralar enayiler, sıradan kişiler ve koyunlar içindi. | Open Subtitles | بالنسبة لنا , كانت الصفوف لـ المثيرو للأشتمأز المأجورون الخروف |
Yunan Lazanyası, ama ben kuzu eti yerine peynir koyuyorum. | Open Subtitles | انها لازانيا يونانية ولكن بدلا من لحم الخروف استخدمت التوفو |
Ama burada hiç koyuna benzer kriterler yoktu. | TED | ولكن هنا، لم تكن هنالك مواصفات كما في الخروف. |
Oraya vardığında belalı koyunun sürünün arasına doğru hareket ettiğini gördü. | TED | وعندما تصل هناك، ترى الخروف المزعج وهو يشق طريقه عبر القطيع. |