Senin için de başka şeyler kolay masayla lavaboyu ve kirli sepetini karıştırmak gibi. | Open Subtitles | حسناً بعض الامور هي بسيطة بالنسبة لكِ مثل الخلط بين الطاولة وحوض الغسيل وسلة الغسيل |
Negatifle pozitifi birbirine karıştırmak istemiyor o. | Open Subtitles | إنها نوعاً ما لاتريد الخلط بين السلبي والإيجابي |
İntikamı adalet ile karıştırmak tehlikelidir. Beni anlıyor musun? | Open Subtitles | مِن الخطر الخلط بين الانتقام و العدالة أتفهمينني؟ |
İş hayatını ve özel hayatı karıştırmak belki o kadar da kötü bir şey değildir. | Open Subtitles | ربما الخلط بين حياتنا الإجتماعية والعملية لم يكن مقززاً كما كان يبدو |
Aşkı ve sorumluluğunu karıştırıyorsun. | Open Subtitles | هل تميل إلى الخلط بين المسؤولية والمحبة. |
Arabamı Bir uçakla karıştırıyorsun, ama... | Open Subtitles | كنت الخلط بين سيارتي مع طائرة، ولكن ... |
Böyle olunca karıştırmak da kaçınılmaz oluyor yani. | Open Subtitles | لذلك من السهــ.. من السهل الخلط بين الإسمين |
- Her neyse, demek istediğim, selülitle Chompers'ı karıştırmak çok kolaymış. | Open Subtitles | -على كلٍ، النقطة ، ذكروا أنه من السهل الخلط بين الإلتهاب الجلدي مع "شامبرز". |
- Çalışmayı ve oyunu karıştırmak. - Oyun mu? | Open Subtitles | ـ الخلط بين العمل واللهو ـ اللهو؟ |
Irkları birbiriyle karıştırmak doğal bir şey değildir. | Open Subtitles | ليس من الطبيعي الخلط بين جنسين مختلفين |
Cheetos'u Fritos'la karıştırmak imkânsız olsa gerek. | Open Subtitles | عملياً مستحيل الخلط بين "تشيتوس" مع "فريتوس". |
İşle eğlenceyi birbirine karıştırmak hiç tarzı değildir. | Open Subtitles | ليس من عادته الخلط بين المتعة والعمل |
Kanıtları karıştırmak istiyor, böylece hiçbir jüri ne Griffin'i ne de o kızı suçlu bulamayacak, o iki canavarı, kızımızı hayvan gibi öldüren o iki canavarı... | Open Subtitles | يريد الخلط بين الأدلة ليضمن أن لا تقوم أي لجنة محلفين بإدانة (غريفين) او هي هذان الوحشان ... على قتلهما لإبنتنا |
Dale, adamın kafasını karıştırıyorsun. | Open Subtitles | دايل، لا يجب الخلط بين له. |
Kafamı karıştırıyorsun! | Open Subtitles | الآن يجب الخلط بين لي! |