Beyindeki, derideki ve gastrointestinal bölgedeki kılcal damarların bozulmasına ve tıkanmasına sebep oluyor. | Open Subtitles | يسبّب التهاباً بالأوعية الدمويّة الدقيقة في الدماغ والجلد والجهاز الهضميّ ويجعلها تنهار وتتجلط |
Beyindeki, derideki ve gastrointestinal bölgedeki kılcal damarların bozulmasına ve tıkanmasına sebep oluyor. | Open Subtitles | يسبّب التهاباً بالأوعية الدمويّة الدقيقة في الدماغ والجلد والجهاز الهضميّ ويجعلها تنهار وتتجلط |
Adamımızın dediğine göre bu sıvıya bir tür mikro parçacık koymuşsun. | Open Subtitles | رفاقنا يقولوا بأنك تستخدم نوع من الجسيمات الدقيقة في هذا المائع؟ |
Bu mikro makineler gruplaşıp bir araya gelip koloni oluşturuyor | Open Subtitles | هذه المجموعة الدقيقة في الألات . سويةً تُـشكل مستعمرات |
Fakat birkaç yıl önce, MIT'teki meslektaşlarım hareket mikroskobu dedikleri mikroskobu geliştirdi, videodaki belirsiz hareketleri bulan ve görebileceğimiz biçimde olması için büyüten bir yazılımı. | TED | ولكن قبل بضع سنوات قام زملائي بتطوير ما سموه بمجهر الحركة وهو برنامج يجد الحركة الدقيقة في الافلام ويضخمها بما يجعلها كبيرة كفاية لنا لنراها |
Bu videoda olanları ona bakarak görme şansınız yok fakat videodaki küçük hareketleri analiz ederek kurtardığımız ses şöyle. | TED | لا يوجد فرصة لمشاهدة أي شيء في مقطع الفيديو بمجرد رؤيته، ولكن نستطيعوا استعادة هذا الصوت بمجرد تحليل تحركاته الدقيقة في الفيديو. |
Orjinal deneyinde Lamb, mikro dalga kullanmışken, bu seferki deneyde, kolejdeki ekip elektron araştırması için lazer kullanıyor. | Open Subtitles | بينما استخدم (لامب) الموجات الدقيقة في تجاربه الأصلية، في هذه النسخة، الفريق في (إمبربال) استخدم أشعة الليزر لجسّ الإلكترونات. |