o zamandan beri sarayda aynı kalan tek yer burası. | Open Subtitles | المكان الوحيد الذى لم يتغير من وقتها هو هذا المكان |
bir tek o bana bu sandalyeye düştüğümden beri farklı şekilde bakmadı. | Open Subtitles | عندما أصبحت مقعدا كان هو الوحيد الذى لم ينظر الى بشكل مختلف |
Sana birşey itiraf edeceğim, Bethany, daha önce kimseye söylemediğim bir şey. | Open Subtitles | انا سأخبرك بشئ بيثانى الشئ الذى لم اخبر عنه احد قبل هذا |
Sonra sen çıktın ortaya çekici şey ve restorana bile gitmek istemedin | Open Subtitles | ظهرت أنت. الرجل الوسيم ، الذى لم يكن يريد الذهاب الى المطعم. |
Eski tarz ve sofistike. Artık kimsenin ilgisini çekmeyen bir tür. | Open Subtitles | إنها طراز قديم ومعقد من النوع الذى لم يعد يطيقه أحد |
Kadınları görünüş olarak hiç hoş olmadıkları için bu eylemi aklım almadı. | Open Subtitles | الأمر الذى لم يكن مبرراً لى لأن النسوة لم يكن مظهرهن جميلاً |
- Zor olmayacak. John Robie senin için bayılmayacak tek kişi. | Open Subtitles | إن ما يغيظك أن جون روبيه الرجل الوحيد الذى لم يستسلم لك. |
Daha iyi yaşamak, şu anda zevkini çıkardığınız ve benim vazgeçmeye niyetim olmayan şeylere sahip olmak için. | Open Subtitles | لكى أحصل على هذا الطعام الشهى الذى تأكله و الذى لم أرفض التخلى عن هذا يوماً هل كنت بصراحه غير صريح ؟ |
o cumartesi günü saat tam olarak saat 3:45'de hipodromdaki 100.000 kişi arasında belki de, Marvin Unger altıncı yarışın heyecanlandırmadığı tek kişiydi. | Open Subtitles | 45 فى الأسبوع الأخير من سبتمبر مارفين أنجر كان الشخص الوحيد بين مائة الف فى الحلبة الذى لم يشعر بالإهتمام تجاه السباق الخامس |
o, 17'nci şampiyon maçında, 25 metre uzaklıktan golü atamamıştı. | Open Subtitles | الذى لم يسجل هدف من على بعد 26 ياردة فى أخر ثوانى من البطولة رقم 17 |
Sadece ben ve erkek kardeşim, ve o, çocuk büyütme konusunda hiçbir şey bilmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن هناك سواى انا واخى ، الذى لم يكن بعرف أى شئ عن تنشئة طفل |
Sadece ben ve erkek kardeşim, ve o çocuk büyütme konusunda hiçbir şey bilmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن هناك سواى انا واخى ، الذى لم يكن بعرف اى شئ عن تنشئه طفل |
Ancak zamanında anlayamadığım şey bu konuda yalnız olmadığımdı. | TED | ولكن الشيء الذى لم أدركه كان بأنني لستُ الوحيدة في هذا. |
Bana öğrettiği tek şey, şarap şişesini dişlerimle açmak. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذى لم يعلمنى إياه كيف أفتح زجاجة النبيذ بأسنانى |
Ve her şey geçti, korku dolu gecenin ardından, dünyanın daha önce hiç görmediği bir gün geldi. | Open Subtitles | و أخيرا بعد ليلة رعب خانقه جاء اليوم الذى لم يشهد العالم مثيلا له |
Ve her şey geçti, korku dolu gecenin ardından dünyanın daha önce hiç görmediği bir gün geldi. | Open Subtitles | و أخيرا بعد ليلة رعب خانقه جاء اليوم الذى لم يشهد العالم مثيلا له |
Sana oy vermememin iyi bir sebebi vardı, ama asıl sebep değildi. | Open Subtitles | السبب الذى لم اصوت لك كان سبب جيد ولكنه ليس السبب الحقيقى |
Arkadaşının aracılığıyla, sakat olan,... ..bana bir grup beceriksizden başka birşey vermedi! | Open Subtitles | وجدته من خلال صديقك المقعد الذى لم يعطينى غير مجموعة من الضعفاء |
Kız arkadaşın hiç giymediğin, orijinal Zemeckis onaylı "Geleceğe Dönüş" tişörtünü giymiş. | Open Subtitles | ولكن صديقتك تلبس حالياً الذى لم يرتدى من قبل قميص العوده للمستقبل |
Ağır tanksavar topu ve tankları olmayan Romen Üçüncü Ordu'yla karşılaştılar. | Open Subtitles | هناك سيواجهون الجيش الثالث الرومانى الذى لم يكن لديه لا اسلحه مضاده للدبابات و لا دبابات ايضاً |