Ve elbette, Altın Kural'a inananlar sadece dindarlar değil. | TED | وبطبيعة الحال ليست المتدينون فقط هم الذين يؤمنون بالقاعدة الذهبية. |
Tanrıya inananlar kurtulacaktır. | Open Subtitles | أولئك الذين يؤمنون بالله سيتم حفظهم. ثقوا بالرب |
Ve sadece Noel'in büyüsüne inananlar senin gibi Kuzey Kutbu hayvanlarını anlayabilir. | Open Subtitles | وفقط اولائك الذين يؤمنون بسحر عيد الميلاد يستطيعون فهم حيوانات القطب الشمالي مثلك |
Esas olarak, restoranlar benim yaptığım şeye inanan insanlar için çekiciydi. | TED | إذن بصورة أساسية، المطاعم فقط تؤثر بالناس الذين يؤمنون بالفعل بما أفعل. |
Kutsal metinlere inanan bir dünyada evrim ve jeoloji yüzünden yaradılışa olan inançları sarsılan insanlar için büyük bir heyecan, bu kutsal metinlerin tarihsel olarak doğru olduğunun kanıtı. | TED | وحماس عظيم لعالم حيث أولئك الذين يؤمنون بالكتب المقدسة قد تمت زعزعة إيمانهم بالنشوء عن طريق التطور وعلم الأرض كان دليلا هنا على أن الكتب المقدسة كانت صحيحة تاريخيا. |
– O zaman Yahudilerin Amerikan toplumuna asimile olması gerektiğine inananlara ne diyorsunuz? | Open Subtitles | حسنا، ثم ماذا تقول لأولئك الذين يؤمنون يجب أن يستوعب اليهود في المجتمع الأمريكي؟ |
Komplo teorilerinin kendilerinden öte ilgimi çeken, bu teorilere inananlar oldu. | Open Subtitles | نظريات المؤامرة نفسها لم تكن بكثير مثل الاشخاص الذين يؤمنون بها هذا ما جذبنى |
Sana inananlar sadece biz değiliz. | Open Subtitles | نحن لسنا الأشخاص الوحيدون الذين يؤمنون بالقضية. |
Vatanseverler, hak arayanlar ve özgürlük ağacının yenilenmesi gerektiğine inananlar, toplanın. | Open Subtitles | إجتمعوا أيها الوطنيون الباحثون عن الحقيقة و الذين يؤمنون بأننا بحاجة إلى إعادة تعيين شجرة الحرية |
İmkansıza inananlar için güvenli bir sığınak. | Open Subtitles | إنه ملجأٌ آمن إلى أولئك الذين يؤمنون في المستحيل |
Kişiliklerimizin birbirinden ayrışık olmadığına inananlar olarak küreselleşmenin herkesi ilerletmesi ve kimseyi geride bırakmaması için birlikte çalışmalıyız. | TED | بالنسبة للبعض منا الذين يؤمنون أن هوياتنا لا تستبعد بعضها بعضا، يتوجب علينا العمل جنباً إلى جنب، لنضمن أن العولمة تصطحبنا جميعاً ولا تترك الناس خلفنا. |
Peygamberimiz yüce isaya inananlar korkmamali. | Open Subtitles | هؤلاء الذين يؤمنون بالرب يسوع المسيح لن يخافوا الموت... |
Dünyanın Efendisi, bunlar sana inananlar, kutsal olanlardır. | Open Subtitles | ...يا رب الكون أولئك الذين يؤمنون بك هم من باركتهم |
Buna inanan pek çok insan var ve bence bu tam bir zırvalık. | TED | هناك الكثير من الناس الذين يؤمنون بذلك، وأعتقد انها هراء مطلق. |
Bu görüşe gerçekten inanan insanların ilk şöyle söyleyeceklerdir: Oraya nasıl gideceklerini tam olarak bilmiyorlar. | TED | الآن، الناس الذين يؤمنون حقاً بهذه الرؤية هم أول من يقول أنهم لا يعرفون تحديداً كيف سنصل إلى هناك. |
Yaptığımız işin önemine inanan destekçilerimize sonsuza kadar minnettarız. | TED | ونحنُ ممتنون للداعمين الذين يؤمنون بما نقوم به من عمل |
Ben dünyadaki tüm sorunların Batı'nın eseri olduğuna inanan insanlardan değilim. | TED | لست واحداً من أولئك الناس الذين يؤمنون أن كل المشاكل في العالم هي بسبب الغرب. |
Yine, buradaki hedef sadece sahip olduklarını insanlara satmak değil; buradaki hedef inanan insanlara senin inandığını satmaktır. | TED | ليس الهدف هو البيع للأشخاص الذين يحتاجون ما لديك، إنما الهدف أن تبيع للأشخاص الذين يؤمنون بما تؤمن. |
– O zaman Yahudilerin Amerikan toplumuna asimile olması gerektiğine inananlara ne diyorsunuz? | Open Subtitles | حسنا، ثم ماذا تقول لأولئك الذين يؤمنون يجب أن يستوعب اليهود في المجتمع الأمريكي؟ |
"Gelecek, rüyalarının güzelliğine inananlara aittir." | Open Subtitles | المستقبل ينتمي لهولاء الذين " " يؤمنون في جمال أحلامهم |
"Bu işaretler inananlara yol gösterecek. | Open Subtitles | "وتلك العلامات سوف تصاحب أولئك الذين يؤمنون... |