Ama iyi yaptığım tek şey bu ve bunu yapmam gerekiyor. | Open Subtitles | لكنه الشيء الذي أجيده وهو ما يجب عليّ فعله |
İyi yaptığım tek şey çalışmak. | Open Subtitles | إن العمل هو الشيء الوحيد الذي أجيده |
Ben bir araştırmacıyım. En iyi yaptığım iş bu. | Open Subtitles | أنا باحثة ذلك هو العمل الذي أجيده |
Evet olur. İyi olduğum bir şey varsa o da insanları neşelendirmek. | Open Subtitles | بالطبع هذا هو الشيء الوحيد الذي أجيده هو جلب البهجة للناس |
Notlarımla gerçekten iyi olduğum bir şeyi yapmaya çok yakınım. | Open Subtitles | بدرجاتي , أنا قريب لكي أكون غير مؤهل لفعل الشئ الوحيد الذي أجيده |
İyi olduğum tek şey, arabalarla aramın iyi olması. | Open Subtitles | الأمر الوحيد الذي أجيده هو أني سريع بالسيارة. |
Ben bir araştırmacıyım. En iyi yaptığım iş bu. | Open Subtitles | أنا باحثة ذلك هو العمل الذي أجيده |
En iyi yaptığım şey. | Open Subtitles | إنها الشيء الذي أجيده. |
Çünkü iyi yaptığım tek şey olduğu için. | Open Subtitles | لأنه الشيء الوحيد الذي أجيده .. ؟ ْ ( جوش ) .. |
İyi yaptığım tek şey bu. | Open Subtitles | إنه الشيء الوحيد الذي أجيده. |
Yani en iyi olduğum şey o. | Open Subtitles | ,أنا مبرمج جيد أعني انه الشيء الوحيد الذي أجيده |
Benim iyi olduğum tek konu peruk takıp onu SAT sınavına götürmekmiş demek ki. | Open Subtitles | أظن الشيء الوحيد الذي أجيده هو وضع شعر مستعار وأخذ اختبار الثانوية بدلًا عنها. |
- Pek iyi olduğum bir konu değildir. | Open Subtitles | إنه ليس هذا الشيء الذي أجيده جيداً |
Merak etme. Kadınları becermekten daha iyi olduğum bir şey varsa o da eşcinsel rolü yapmaktır. | Open Subtitles | لاتقلقِ، الشئ الوحيد الذي أجيده أكثر من *** النساء |
İyi olduğum tek alan bu. | Open Subtitles | إنّه الأمر الوحيد الذي أجيده |