- Bu seferkiler yumuşak. - Sana bahsettiğim pastalar. | Open Subtitles | ـ البسكويت رقيق هذه المرة ـ هذا هو البسكويت الذي أخبرتك عنه |
İlk olarak, hastalarımdan birisi, Sana bahsettiğim pilot karısından ayrılıyor. | Open Subtitles | ..أولاً, أحد مرضاي ..الطيار الذي أخبرتك عنه سيهجر زوجته |
Michael, bu Sana bahsettiğim basın bildirgesi. | Open Subtitles | مايكل , هذا هو البيان الصحفي الذي أخبرتك عنه |
Dedi ki size bahsettiğim sızıntıyı sizin tamir etmeniz gerekiyormuş. | Open Subtitles | و قال أنه يجب عليك أن تصلح التسريب الذي أخبرتك عنه |
size bahsettiğim arkadaşım Adam Godfrey o gece onunla birlikteydi | Open Subtitles | صديقي ، الشخص الذي أخبرتك عنه آدم غودفري كان معه في تلك الليلة |
Sana sözünü ettiğim şu dostum, bana iki biletini de verdi. | Open Subtitles | ، ذاك الصديق الذي أخبرتك عنه أعطاني تذكرتين |
Bu diskteki adamların hepsi Sana bahsettiğim adamdan eğitim aldı. | Open Subtitles | كل الأشخاص الموجودين في ذاك القرص تدربوا على يد الرجل الذي أخبرتك عنه سابقاً |
Sana bahsettiğim çocuk bu. Thao, bu bey Tim Kennedy. | Open Subtitles | هذا الولد الذي أخبرتك عنه تاو ، هذا تيم كينيدي هو المشرف |
Sana bahsettiğim arkadaşım işte bu. Onunla ilgilenecek bir arkadaşın var mı? | Open Subtitles | هذا هو الفتى الذي أخبرتك عنه هل تعرف أصدقاء تعرفهم عليها؟ |
Sana bahsettiğim şu adam pisliğin teki çıktı. | Open Subtitles | ذلك الشخص الذي أخبرتك عنه أتضح بأنه مغفل حقاً |
Sana bahsettiğim buydu işte. Almanya'daki nadir bulunan bir kitapçıdan aldım. | Open Subtitles | هذا هو الكتاب الذي أخبرتك عنه ابتعته من بائع كتب نادرة في ألمانيا. |
Sana bahsettiğim sevkiyat işte. | Open Subtitles | ماذا ، الكوكايين الآسيوي الذي أخبرتك عنه |
Sana bahsettiğim şu düş yüzünden bugün için endişeliydim. | Open Subtitles | كنت قلقاً من هذا اليوم بسبب الحلم الذي أخبرتك عنه |
- Adı. Sana bahsettiğim finansörün adı. | Open Subtitles | هذا هو الاسم، اسمه الكفيل الذي أخبرتك عنه |
Oh, bu Sana bahsettiğim komedyen. | Open Subtitles | هذا هو الكوميديان الذي أخبرتك عنه |
Bu Sana bahsettiğim adam. | Open Subtitles | " ريموند " هذا السيد " ماكاليب " الذي أخبرتك عنه |
Shipperly Teague'den alındı... Sana bahsettiğim delikanlı. | Open Subtitles | شيبيرلي مأخوذ على ... من ... تشاب الذي أخبرتك عنه |
Onu size bahsettiğim kitaba basıyorlar. | Open Subtitles | بعد ذلك يطبعونها في الكتاب الذي أخبرتك عنه. |
Bay Carvelle, size bahsettiğim çocuk bu. | Open Subtitles | السيد كارفيل ـ ـ ـ هذا هو الصبي الذي أخبرتك عنه |
Bu Howie Rottman, size bahsettiğim avukat. | Open Subtitles | هذا هاوي روتمان المحامي الذي أخبرتك عنه |
Beni ağaçtan kurtaran çocuk... size bahsettiğim çocuk, efendim... | Open Subtitles | .. الفتي الذي أنقذني فوق الشجرة ... الشخص الذي أخبرتك عنه سيدي |
Bu da Sana sözünü ettiğim adam. | Open Subtitles | سيسي هذا هو الشاب الذي أخبرتك عنه |