Ama beni asıl eğlendiren kimliğini bulmam için verdiğin yabancı nesneydi. | Open Subtitles | لكن السبب الحقيقي بذلك الجسم الغريب الذي أعطيتني إياه كي أفحصه |
O verdiğin şeyi içtim ve bir küvetin içinde uyandım. | Open Subtitles | لقد شربت ذلك الشيء الذي أعطيتني وأستيقظت في حوض الإستحمام. |
Bir dakika... bana verdiğin çek bütün paran mıydı? | Open Subtitles | ذلك الشبك الذي أعطيتني أياه, ذلك هو كل ما لديك؟ |
Ama ölünceye dek bana verdiğin saf sevgi, her zaman orada yanan bir alev gibiydi. | Open Subtitles | لكن الحب الصافي الذي أعطيتني أياه كان مثل الهب دائما موجود ليضيئني |
verdiğiniz adresten bir şey çıkmadı. | Open Subtitles | لا يوجد أي شقة في العنوان الذي أعطيتني اياه |
Onları bana verdiğin kitapta taşıdım. | Open Subtitles | لقد حملتهم معي احتفظت بهم في الكتاب الذي أعطيتني إياه |
Onları bana verdiğin kitapta taşıdım. | Open Subtitles | لقد حملتهم معي احتفظت بهم في الكتاب الذي أعطيتني إياه |
verdiğin adrese bir helikopter göndererek başla. | Open Subtitles | إبدأ بإرسال مروحية إلى العنوان الذي أعطيتني إياه |
Bana verdiğin o kitabın arka kapağında öyle yazıyordu. | Open Subtitles | طبقاً للغلاف الخلفي لذلك الكتاب الذي أعطيتني إياه. |
Bana verdiğin parayla bulabildiğimin en iyisi bu. | Open Subtitles | هذا أفضل ما استطعت شراءه بالمال الذي أعطيتني إياه |
verdiğin anahtarı kullandım. Çantayı aldım. Kullanmaya hazırım. | Open Subtitles | لقد إستخدمت المفتاح الذي أعطيتني إياه وحصلت على الحقيبة , وأستعد لإستخدامها |
Şu verdiğin kayıtla ilgili bir şey bulup bulmadıklarını öğrenmek için ekibimi aramalıyım. | Open Subtitles | علي ان أتحدث الى فريقي اذا لديهم أي جديد على الشـريط الذي أعطيتني اياه |
Dün bana verdiğin o nutuğun etkisinden kurtulmam çok zor oldu. | Open Subtitles | تعلمين, لقد أخذت وقتاً طويلاً لأتخلص من جلد اللسان الذي أعطيتني إياه البارحة |
Evini aradım ama galiba bana verdiğin numara kullanılmıyordu. | Open Subtitles | واصلتُ الاتصال بمنزلك، ولكنني أظنّ بأن الرقم الذي أعطيتني إيّاه لم يجدي |
Bana verdiğin adrese az önce gittim, Brian. | Open Subtitles | ذلك العنوان الذي أعطيتني اياه لقد اتيت للتو من هناك, براين |
Bana verdiğin telefon numarası, Lawrence Henderson'a ait. | Open Subtitles | رقم الهاتف الذي أعطيتني إياه يعود إلى لورانس هندرسن |
Fakat bana verdiğin güvenli telefonu Kullanmıştım. | Open Subtitles | لكنّي إستخدمت الخط الآمن الذي أعطيتني إياه |
Bana verdiğin kalem gerçekten hoşuma gitti. | Open Subtitles | لقد أعجبني قلم الرصاص الذي أعطيتني إياه ؟ |
verdiğin parayla ancak bunu alabildim. | Open Subtitles | هذا أفضل ما حصلت عليه بالمال الذي أعطيتني إيّاه |
Doğru. İşe başlamamın üçüncü gününde bana verdiğiniz kalem. | Open Subtitles | القلم الرصاص الذي أعطيتني إياه في ثالث أيام عملي |
Hayır. Bana verdiğiniz iki yıllıktı. Şimdi tamamen eskidi. | Open Subtitles | كلا, الذي أعطيتني إياه كان منذ عامين إنه منتهي الصلاحية تماماً |