Aslında yaptığım çalışmaların çoğunun konusu belli bir disiplin ya da belli bir teknik olmaktan çok, biraz çalışma metodolojileri hakkında. | TED | حسناً، معظم عملي الذي أقوم به يدور بعض الشيء حول منهجيات العمل بدلاً من ارتباطه بمجال معين أو تقنية محددة |
Şu an yaptığım gibi daha istemli seslere kıyasla istemsiz sesler daha eski bir sistemin parçası. | TED | النطق اللاإرادي هو جزء من نظام قديم مقارنة بنظام النطق الإرادي مثل الكلام و الذي أقوم به الآن. |
Bundan kısa bir süre sonra gördüm ki bizim sektördeki tüm rakipler yaptığım işi çoktan otomasyona bağlamışlardı. | TED | وما لبثت أن لاحظت أن جميع الشركات المنافسة في مجال عملنا، قد أحلت الآلة في العمل الذي أقوم به. |
Sonuç olarak ne kadar ilgi görsem de bunu yaptığım için mutluyum. | TED | لذلك بغض النطر عن مدى الانتباه الذي أقوم به أو لا أحصل عليه كنتيجة، فأنا سعيد أنني قمتُ بذلك. |
Ve bana, bugün bizim için ve çalıştığım iş için çok önemli olduğunu düşündüğüm üç ders verdi. | TED | وقد علمتني ثلاث دروس وأعتقد أنها مهمة جداً بالنسبة لنا اليوم، وبالتأكيد في العمل الذي أقوم به. |
Kan çalışması üzerine yaptığım birkaç ilginç bilgi var. | Open Subtitles | هذه بعض البيانات الهامه التي ستثير البعض حول العمل الذي أقوم به |
Ne için? Beni görmek istediğinizi duydum ve yaptığım şey yüzünden beni tebrik etmek için çağırdığınızı düşündüm o yüzden de rica ederim diyorum. | Open Subtitles | سمعتُ أنك تريد رؤيتي، الشيء الذي قد يعني أنكَ أردتَ تهنئتي على العمل الرائع الذي أقوم به |
Şişeye ne sığdıramam billiyor musun dolaba giderkenki 20 yürüyüşümü ve işlerin yolunda gittiğinden emin günde 20 kez yaptığım taramaları. | Open Subtitles | أتعلم ما الذي لا يمكن وضعه في العبوة العشرين رحلة الصغيرة التي أقوم بها للبرادة والعشرين فحص صغير الذي أقوم به يوميا |
Şefin anlamadığı şey, yaptığım onca işin bu ameliyatlara girmemi olanaksız kıldığı. | Open Subtitles | مالا يدركه الرئيس هو أن كثيرا من العمل الذي أقوم به يجعل عمليات كهذه ممكنة الحدوث. |
Dikkati garajda yaptığım şeyden uzaklaştırmak için heyecan yaratmaya çalışmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أحاول البدء في حدوث الكثير من الدراما لصرف الانتباه عن الذي أقوم به في المرآب |
Ama yaptığım en önemli sayımın işimle ilgisi yok. | Open Subtitles | لكن العدّ الأكثر أهمية الذي أقوم به لا علاقة له بالعمل |
Sonuçta binada olduğum müddetçe yaptığım her işten para alabiliyorum. | Open Subtitles | إذا كنت في المحل ، إذاً سأحصل على التعويض مقابل العمل الذي أقوم به |
Benim yaptığım çalışma o kahrolası okulda yapılan herhangi bir şeyden çok daha fazla önemli. | Open Subtitles | إن العمل الذي أقوم به هنا هو أكثر أهمية من أى شئ يعملونه |
Bu gün yaptığım şeyi yapmaya devam edemeyeceğimi fark ettim. | Open Subtitles | لقد أدركت اليوم أنه لا يمكنني إكمال العمل الذي أقوم به |
Eğer gerçeği öğrenirse, beni saf dışı bırakır ve yaptığım tüm güzel işlerden beni uzak tutar. | Open Subtitles | أذا علمت بالحقيقة ستقوم بإسقاطي و تبقيني بعيدة عن كل العمل الجيد الذي أقوم به |
Dijital bağışıklık kazandırma teknolojisiyle yaptığım çalışma şirketimizi bir üst seviyeye taşıyacak. | Open Subtitles | ولكن العمل الذي أقوم به في تقنية التحصين الرقمي سيأخذ هذه الشركة إلى مُستوى آخر. |
Belki yok. Ancak yaptığım iş hayat memat meselesi. | Open Subtitles | ربما لا ولكن العمل الذي أقوم به هو مسألة حياة أو موت |
Burada yaptığım iş çok önemli ve kritik durumda neyse ki çözüm kendisini gösterdi. | Open Subtitles | إن العمل الذي أقوم به هنا أمر مهم للغاية وفي حرج جدا منعطف، لكن لحسن الحظ |
Sana yaptığım işler hakkında bir kaç makale okutturacağım. | Open Subtitles | سأجعلك تقرأين بعض المقالات من العمل الذي أقوم به |
Yaşadığım hayat, çalıştığım iş bu sonun beni beklediğini anlayabiliyorum. | Open Subtitles | أنت تعلم, الحياة التي أعيشها, و العمل الذي أقوم به وجدت أنه كل ما أملكه بالنسبة لي, كما تعلم؟ |
Ya da işim veya çalıştığım kişiler hakkında düşündüklerin. | Open Subtitles | أو بالعمل الذي أقوم به أو بالرجال الذي أقوم به معهم |