Ve teleskopla ilgili size son iletmek istediğim bir mühendislik eseri olan aynasıdır. | TED | والقطعة الهندسية الذي أود أن أترككم معها فيما يتعلق بهذا التلسكوب هي المرآة. |
Ben hayal edebiliyorum çünkü bu benim yaşamak istediğim dünya. | TED | باستطاعتي ذلك، لأن هذا هو العالم الذي أود العيش فيه، |
Sormak istediğim ikinci soru ise daha basit, Diyelim ki örnek olarak vefat etmiş olan kayınpederimin ruhu ile iletişime geçmelerini istedim. | TED | السؤال الثاني الذي أود أن أسأل، بسيط إلى حد ما. لنفترض انني اطلب منهم الاتصال بروح حماي المتوفى ، على سبيل المثال. |
Konuşmak istediğim diğer konu okul beslenmesi. | TED | والشيء الآخر الذي أود التحدث عنه هو التغذية المدرسية. |
Şimdi sormak istediğim şu, bu üssel eğrilere bakarsanız sonsuza dek devam etmezler. | TED | والآن السؤال الذي أود طرحه هو، إذا نظرتم إلى هذه المنحنيات الأسية، فهي لا تستمر للأبد. |
Gerçekten evlenmek istediğim tarzdaki erkeklerin dikkatini çekecek kadınların verilerini istedim. | TED | كنت أريد البيانات فقط بخصوص النساء اللائي سيعجبن برجل كذلك الذي أود فعلا فعلا الزواج به. |
Hemen dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta dişi şempanze, bonobo ve insanın üzerindeki küçük notalar. | TED | الشيء الوحيد الذي أود لفت انتباهكم إليه فورا هو النوتة الموسيقية الصغيرة فوق أنثى الشمبانزي والبونوبو والإنسان |
Sizinle paylaşmak istediğim ikinci kestirme yol Kaliforniya Üniversitesi'nde. | TED | مسار الرغبة الثاني الذي أود مشاركته يوجد بجامعة كالفورنيا. |
Dikkatinizi çekmek istediğim ana nokta, şu kırmızı yer. | TED | أما الشيء الرئيسي الذي أود لفت انتباهكم إليه فهو هذه البقعة الحمراء. |
Bugün sizinle paylaşmak istediğim kavram tecrit edilmeye bir panzehir. | TED | المفهوم الذي أود مشاركته اليوم معكم هو علاج للانعزال. |
Hakkında konuşmak istediğim son şey bu tespitin nasıl yapılacağı. | TED | الشيء الأخير الذي أود التحدث عنه هو طرق اكتشافها |
Ve böylece, sonuç olarak, size aktarmak istediğim dersim, buydu. Bir de "Küçük Prens" ten ufak bir alıntı yapmak istiyorum. | TED | و هكذا, كاستنتاج, درسي الذي أود أن أنقله لكم, كان هذا هاهنا. و أنا سأقوم بسرقة حكمة صغيرة من "الأمير الصغير." |
Ve gerçekten hepinizden istediğim esas şey, ... ülkelerinize geri dönmeniz ya da burada kalarak, ... ... hükümetden entegre olmuş gıda poliçesi istemeniz. | TED | والشيء الرئيسي الذي أود بحقّ أن أطلبه منكم جميعا عندما تعودون إلى بلدانكم ، أو إذا بقيتم هنا، أن تطالبوا حكومتكم بسياسة غذاء متكاملة. |
Ve size göstermek istediğim bu küçük filmi yaptık. | TED | وصنعنا هذا الفيلم الصغير الذي أود عرضه عليكم |
Burda anlatmak istediğim şey gölgeleri ve ışığı görmediğimizdir. Bizler ışığın kaynağını görüyoruz. | TED | و الذي أود أن أخبركم إياه هو أننا لا نرى الظل, ولا نرى النور أيضاً. فنحن نرى مصدر الضوء. |
Bu dönemde yanımda olmasını istediğim tek arkadaşım sensin. | Open Subtitles | أنت الصديق الوحيد هنا الذي أود الاحتفاظ به |
Tam da görmek istediğim kişi. Gel. Sana bir şey göstermek istiyorum. | Open Subtitles | أوتعلم أنت الرجل الذي أود أن أراه تعال فلدي مأريك إياه |
Bu dönemde yanımda olmasını istediğim tek arkadaşım sensin. | Open Subtitles | أنت الصديق الوحيد هنا الذي أود الإحتفاظ به |
Hakkında bilgi almak istediğim biri var. Az önce senin oradan ayrıldı. | Open Subtitles | إنه النوع الذي أود أن أعرف عنه غادر حانتكم تواً |
Şu an tek üretmek istediğim şey, kıçında birdenbire bitecek okkalı bir tokat. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أود أن أنتجهُ الآن هو قرص مؤخرتك |