Hayır, hayır sorun var. Steve'in bıraktığı kitapçığı okudum. | Open Subtitles | كلا، هذا غير صحيح (لقد قرأت الكتيّب الذي تركه (ستيف |
Hyun Joon "Ses"in bıraktığı ipucunun peşinden gitti. | Open Subtitles | يقوم (هيون جون) بتعقب الدليل الذي تركه "صاحب الصوت |
L'nin bıraktığı mirası ve Kira karşıtı arama grubunu kullanalım. | Open Subtitles | (لنستخدم الميراث الذي تركه (إل) وفرقة البحث ضد (كيرا |
Judy için 200 dolar, artı midilliler için 100 dolar ve Tom Chaney'nin bıraktığı gri at için de 25 dolar alırım. | Open Subtitles | سآخذ مائتي دولار مقابل (جودي) زائد مائة عن المهور. و25 دولار مقابل الحصان الرمادي الذي تركه (طوم شيني). |
Yeni arkadaşım, bana bıraktığı adamı öldürmeye karşı koyamayacağımı düşünmüştü. | Open Subtitles | "اعتقد صديقي الجديد بأنّني لن أقاوم الصيد الذي تركه لي" |
Yeni arkadaşım, bana bıraktığı adamı öldürmeye karşı koyamayacağımı düşünmüş. Ama karşı koydum. | Open Subtitles | "اعتقد صديقي الجديد بأنّني لن أقاوم الصيد الذي تركه لي، ولكنّني قاومتُ" |
Şu an hepimiz ona yetişmeye çalışıyoruz ardında bıraktığı boşluğu doldurmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | و جميعنا نتخبص الأن، محاولين ملء الفراغ الذي تركه. |
O kadar hızlı koştu ki ardında bıraktığı yavruyu fark etmedi. | Open Subtitles | لقد جري بسرعة لم يلاحظ الصغير الذي تركه خلفه |
Alçı, parçalanmış bedenin yerde açtığı boşluğu dolduruyor. | Open Subtitles | و يسكبون فيها الجص. الجص يملأ الفراع المجوف الذي تركه جسد متحلل... في الأرض. |
Kardeş olarak birbirinize yardımcı olmalı ve babanızın size bıraktığı yolda ustalaşmalısınız. | Open Subtitles | كأخوين، يجبُ عليكما مساعدة بعضكما البعض وإتقان الدرب الذي تركه والدكما لكما. |
Yarın değil, öbür hafta değil, önümüzdeki günlerde değil Wilson Fisk'in bıraktığı yolsuzluk onun ardından sonsuza kadar yok oldu ve polis nihayet tekrar ayakları üzerine basabildi. | Open Subtitles | ليس بالغد أو بالأسبوع المقبل، ليس حينما يحين الوقت حينما يمسح فساد (ويلسون فيسك) الذي تركه خلفه للأبد |
Yarın değil, haftaya değil, sonraki gün değil Wilson Fisk'in bıraktığı yozlaşma uyanıp sağlamca silkinip polis kuvvetleri ayaklandığında değil. | Open Subtitles | ليس بالغد أو بالأسبوع المقبل، ليس حينما يحين الوقت حينما يمسح فساد (ويلسون فيسك) الذي تركه خلفه للأبد والشرطة تعود أخيراً لعملها، نحتاجها الآن |
Amcam Chiche'nin bıraktığı parayla bu sanat eserini, iyi iş çıkaran doktora teşekkür hediyesi olarak almaya karar verdim. | Open Subtitles | وقررت أن آخذ بعض المال الذي تركه لنـاعمي(شيتشي)فيالصندوق... لكيأشـترياللوحةللطبيب... ... |
O kadar hızlı koştu ki ardında bıraktığı yavruyu fark etmedi. | Open Subtitles | "إنه هرب مسرعاً"، "ولم يلاحظ الشبل الذي تركه". |
Ve yol açtığı yıkım bitmişti. | Open Subtitles | وأن الدمار الذي تركه خلفه قد انتهى |
Bizi kocanız gönderdi. Bizim için size bıraktığı zarfı almaya geldik. | Open Subtitles | أرسلنا زوجكِ لأخذ الظرف الذي تركه لنا |