Büyük ihtimalle olan şey, Şişeyi kendisi için aramaya gittiği. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي حدث هو ذهابها لتحصل على القارورة لنفسها |
Ve diğer olan şey de biz yanımızda ufak Mary Poppins teknolojisi taşıyoruz. | TED | والشيء الاخر الذي حدث هو اننا نستطيع الان ان نحمل هذه الاجهزة عالية التكنولوجيا الصغيرة |
olan şey şuydu birbirlerine ejderha öldürme puanı dedikleri sanal para ödediler. | TED | الذي حدث هو أنهم دفعوا لبعضهم البعض عملة افتراضية أسموها نقاط قتل التنين. |
Ancak yanlış olan şey, ikinizin sizi ikna ettiğimizdir Onu yalnız bırakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | لكن الخلل الذي حدث هو أننا جعلناكما تظنان أن عليكما فعلها بمفردكما |
olan şey, tam olarak beklediğiniz şeydi, bazı gruplar diğerlerinden çok daha başarılıydı, ancak gerçekten ilginç olan şey çok başarılı olan grupların içinde olağanüstü yüksek I.Q. 'ya sahip bir ya da iki kişinin olduğu gruplar olmamasıydı. | TED | و الذي حدث هو بالضبط الذي تتوقع حدوثه، بعض المجموعات كانوا أكثر نجاحاً عن الأخرين و لكن الشيء الذي كان ممتع حقاً هو أن مجموعات المتفوقين لم يكونوا المجموعات حيث يوجد شخص أو شخصين بنسبة ذكاء عالية و خارقة. |
Sonunda bir kuruluşumuz oldu, ve aslında olan şey New York'ta büyük bir şehir planlamasıydı. KA: Sanırım, bu kişinin ismi gizli mi tutuldu? | TED | فتوصلنا لإقامة المؤسسة، وفعلا الذي حدث هو أحد المطورين الأساسين في نيويورك.. كورت أندرسون:والذي لن يذكر اسمه على ما أعتقد؟ |
Öncelikle olan şey anlamlı şartlandırmadaki insanlar Sisifos şartlandırmasındaki insanlardan daha fazla Bionicle yaptılar. —11’e karşı 7 — | TED | الأمر الأوّل الذي حدث هو بناء الأشخاص عدداً أكبر من الألعاب - بنوا حوالي 11 مقارنة ب 7 - . في الحالة ذات المردود مقارنة بحالة سيزيف اللامجدية . |