Bana geçmişte onun teklifini reddeden tek erkeğin sen olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد أخبرتني أنّك الرجل الوحيد الذي رفض تمهيدها للجنس في الماضي. |
Gemi, kontratımı ödemeyi reddeden yeni bir şahısa satıldı. | Open Subtitles | تم بيع السفينة لشخص آخر ، الذي رفض إحترام العقد |
Tıpkı itiraf etmeyi reddeden Albay Wara'ya yaptıkları gibi. | Open Subtitles | كما قاموا بتبخير العقيد وارا الذي رفض الاعتراف |
İdeallerin popüler beğeniye uydurmayı reddeden bütünlüğünden ödün vermeyen adama ne yaptığımıza bakın. | Open Subtitles | أنظروا ماذا فعلنا بالرجل الذي رفض أن تتوافق نماذجه مع الذوق الشعبي الذي رفض أن يتوسط في كماله |
- Hayır! Ben o teste katılmayı reddeden çocuğu görmek istiyorum. | Open Subtitles | كلا، بل أريد رؤية الفتى الذي رفض الخضوع عند الشبكة |
Üç yıldır benim hayatımda olmayı reddeden sendin. | Open Subtitles | أنتِ هو الشخص الذي رفض , أن يكون في حياتي لثلاث سنوات |
Üç yıldır benim hayatımda olmayı reddeden sendin... ve bunun nedenini bilmiyorum. | Open Subtitles | أنتِ هو الشخص الذي رفض أن يكون في حياتي لثلاثسنوات, و أنا لا أعرف السبب |
Slocum ordu başvurumu reddeden moronun haklı olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | قال سلوكم أن المعتوه الذي رفض طلب التحاقي للجيش كان على حق |
Beyaz ırkçılığı yüzünden, jet-ski kiralamada beni reddeden adamı hatırlattı. | Open Subtitles | يذكرني بالرجل الذي رفض أن يقرضني المزلاج النفاث |
Yakın zamanda, ortaya bir adam çıktı kaos kol gezerken başka bir şey yapmayı reddeden bir adam. | Open Subtitles | . مؤخراً، عاد رجل ما إلى الرأي العام الذي رفض عدم الحراك بينما تنتشر الفوضى. |
Ben, neden makalemi tek reddeden kişi olduğunu anladım. | Open Subtitles | لقد اكتشفت ذلك لأنك كنت الشخص الوحيد الذي رفض بحثي |
Ölmeden iki gün önce, on dokuz yaşındayken, onu reddeden Curtis Akademisi'nden, Onur Ödülü aldı. | Open Subtitles | قبل يومين من وفاتها، حصلت نينا على الدكتوراة الفخرية من معهد كورتيس للموسيقى، ذاتُ المعهد الذي رفض قبولها حينما .كانت |
Daha saygın bir kariyer için bana yardımı reddeden şu anki yüz kızartıcı işte bulunmama sebep olan adamın oğlu. | Open Subtitles | الذي رفض مساعدتي للحصول ... على مهنة أكثر كرامة و دفعنـي إلـى عمليّ الحالي المُخزي |
Şimdi, Puckett işinden hastalık kaptı ve tedaviyi reddeden doktoru öldürdü. | Open Subtitles | إذًا (باكيت) يُصبح مريض على العمل. يقتل الطبيب الذي رفض معالجته. |
Vergi ödemeyi reddeden bir tek sensin. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الذي رفض دفع الأتاوة |
Caitlin, burada benden bahsediyoruz. Düğünümüzde et servisi yapmayı reddeden kişiden. | Open Subtitles | (كيلين)، هذا أنا ذا الرجل الذي رفض تقديم اللّحم في عرسنا |
Duyduğuma göre savaş manifestosunu imzalamayı reddeden tek bilim insanı oymuş. | Open Subtitles | اخبرونني انه العالم الوحيد الذي رفض |
John MacGuire. Bileti almayı reddeden tek asker. | Open Subtitles | جون ماجوير) الجندي الوحيد الذي رفض البطاقات) |
Ben imzalamaya razıydım. reddeden Jake oldu. Kazananın annesi olmasını istemedi. | Open Subtitles | جايك) هوَ الوحيّد الذي رفض) لم يرد أن يخضع لأمّه |
Kendi oğlunu reddeden bir baba. | Open Subtitles | الأب الذي رفض ابنه. |