Ama Majestelerini koruması gereken kişi, başka bir hayat yaşıyor. | Open Subtitles | لكن الشخص الذي عليه حماية الملك يعيش حياة أخرى. |
Jeh Gal Ryang olması gereken kişi sen değilsin, benim. | Open Subtitles | الذي عليه ان يصبح جيه غال ريونغ ليس انت لكن انا |
Karar vermesi gereken kişi benim ve ben de kararımı verdim. | Open Subtitles | انا الشخص الذي عليه ان يقرر , وهذا ما قررته |
Üzerinde dolar işareti olan bir torba yerine sıradan bir evrak çantasını tercih ederim. | Open Subtitles | سأفضل حقيبة غير معلمة على الكيس الذي عليه علامة الدولار |
Hayır, Üzerinde zamanı yazan şey benim çalar saatim. | Open Subtitles | لا، الشّيء الذي عليه الوقت هو ساعة المُنبّه. |
Dert etmesi gereken kişi artık sadece ben değilim. | Open Subtitles | لست الوحيد الذي عليه أن يقلق منه الأن |
Hayır, doktora görünmesi gereken kişi o. | Open Subtitles | لا، انها الشخص الذي عليه رؤية الطبيب، |
Karşı gelmesi gereken kişi Chuck Bass değil, gelinin bizzat kendisi. | Open Subtitles | الشخص الذي عليه الإعتراض ليس (تشاك باس) بل العروس بنفسها |
Hayır, özür dilemesi gereken kişi sen değilsin. | Open Subtitles | -لستَ الذي عليه الاعتذار |
Üzerinde kaslı adamın olduğu bu şey? | Open Subtitles | هذا الشيء الذي عليه رجل العضلات |
Üzerinde mavi harflerle "Los Angeles" yazan. | Open Subtitles | "ذلك الذي عليه أحرف حمراء تقول "لوس أنجليس |
ve size mesajım hükümlü olduğumuza inanıyorum, katılırsanız tarihin o anlarında yaşıyor olmak kehanetler Üzerinde kurulu güç dengeleri değişmeye başladığında ve dünyanın yeni görüntüsü dünyada var olan yeni güçler şekillenmeye başlıyor. | TED | ورسالتي لكم أعتقد أنه محكوم علينا، إذا شئتم، أن نعيش واحدة من تلك اللحظات في التاريخ حين تكون المرتكز الذي عليه بدأ النظام المؤسس للسلطة في التغير والشكل الجديد للعالم، القوى الجديدة الموجودة في العالم، بدأت بالتشكل. |
O da bana " Üzerinde papatya ve küçük tomurcuklar olanı seçerdim çünkü papatya sempatik bir çiçektir, tomurcuklarsa öyle neşelidir ki bir an önce açmayı beklerler." demişti. | Open Subtitles | فقالت: "الذي عليه زهور الإقحوانات والبراعم الصغيرة لأنه الإقحوانات تجلب .. شعوراً بالسكينة والبراعم مبتهجة ودائماً "متأهبة لتفتّحها |
Onun Üzerinde bir şey var. | Open Subtitles | هو الشّيء الذي عليه. |