Biz de dişi kök hücrelerinin yaralanmayı belirlemede biraz hücresel tamirat yapmada, yada hatta yeni organlar oluşturmada ki bu da kök hücre terapisinde yapmaya çalıştığımız şeylerden biri daha iyi olabileceği hipotezini kurduk. | TED | لذلك افترضنا أن الخلايا الجذعية لدى النساء أفضل مما هي عند الرجال في تحديد الإصابة والقيام بالعلاج الخلوي أو حتى بإنتاج أعضاء جديدة وهو أحد الأشياء الذي نحاول القيام به عبر العلاج بالخلايا الجذعية |
Bu, cevaplarını bulabilmek için sürekli üstünde çalıştığımız sorudur... ...ve dikkat edilmesi gereken şudur ki; tüm farklı türlerde çeşitlilik vardır... ...ve atalarımız istisna değildir. | TED | ذلك هو الأمر الذي نحاول العثور له على إجابات، وأنه لمن المهم أن ندرك بأن هناك تباين في جميع الأنواع المختلفة، وليس هناك استثناء لأسلافنا. |
Bu tespit etmeye çalıştığımız ışık milyonlar ya da milyarlarca ışık yılı öteden geliyor ve genellikle çok soluk oluyor. | TED | وهذا الضوء الذي نحاول اكتشافه ينبثق من ملايين أو مليارات السنوات الضوئية البعيدة، وهي لهذا باهتة للغاية عمومًا. |
Zekisin. Burada ne yapmaya çalıştığımızı anlıyorsun. | Open Subtitles | أنت ذكي، تعرف ما الذي نحاول أن نفعله هنا |
Böylece ne yapmaya çalıştığımızı daha iyi anlardın. | Open Subtitles | ليكون واضحا للجميع ما الذي نحاول فعله |
Yine de, onu kurtarmaya çalıştığımız tuzağa doğru gidiyor olabiliriz. | Open Subtitles | ربما قد نقع في الكمين الذي نحاول انقاذه منه |
Evet, ama hafızasını geri kazandığında ki yapmaya çalıştığımız şey de bu dava kelimesinin harflerini sırayla söyleyebilecek. | Open Subtitles | ،أجل، لكن عندما تستعيد ذاكرتها ،وهو الذي نحاول جعله يحدث |
Bulmaya çalıştığımız herif konusunda ne yapardın? | Open Subtitles | كيف كنتَ ستتولى مسألة ذلك الرجل الذي نحاول إيحاده؟ |
Kurtarmaya çalıştığımız bizim restoranımız, hatırladın mı? | Open Subtitles | في مطعمنا الذي نحاول ان نُحافظ عليه , اتذكرين ؟ |
Bu bayan, başarmaya çalıştığımız şeyin esasını tanımlıyor. | Open Subtitles | هذه السيدة تعرف حقاً ما الذي نحاول الحصول عليه |
Evet, hapse tıkmaya çalıştığımız insanı koruma adına yalan söyleyip aldatacak ya da hırsızlık yapacak insanların olmadığı bir yere gidiyorum. | Open Subtitles | نعم. سوف أذهب لمنزل شخص لن يكذب أو يغشّ أو يسرق لحماية الشخص الذي نحاول إدخاله للسجن ، حسناً ؟ |
Ama durdurmaya çalıştığımız şey, Sarah ailemizin dışındaki insanları da kapsıyor. | Open Subtitles | و لكن ، هذا الشئ الذي نحاول إيقافه ، سارّة إنّه اكبر من عائلتنا |
Tutuklamaya çalıştığımız... deniz komandosu hakkında söyleyebileceğin bir şey yok mu? | Open Subtitles | أهناك أي شيء آخر يمكنك إخباري بِه بشأن جندي البحرية الذي نحاول القبض عليه |
Önlemeye çalıştığımız enzim işte bu enzim. | TED | وهذا هو الإنزيم الذي نحاول إيقافه. |
Ve bağlam da Dünya'dır - bizim de içinde sorunlarımızı çözmeye çalıştığımız bağlamın aynısı. | TED | والمحيط هو كوكب الأرض... نفس المحيط الذي نحاول حل مشاكلنا فيه. |
Bir adım geri atıp şöyle dedik: "Bizim ulaşmaya çalıştığımız şey ne?" | TED | ورجعنا خطوةً للوراء وقلنا، " ما هو الشيء الذي نحاول إنجازه؟" |
Ve bu bizim anlamaya çalıştığımız türden bir mesele. | TED | وهذا هو التحدي الذي نحاول فهمه |
Ne kadar çıkarsak kendimi daha fazla neyi elde etmeyi çalıştığımızı sorgularken buluyorum | Open Subtitles | ،كلما تقدمنا كثيراً ،كلما أجد نفسي أتساءل "ما الذي نحاول إنجازه ؟" |