Dünya'da, sıfırdan bir yaşam formu yaratmayı denemek için harika deneyler yapılıyor. bildiğimiz DNA formlarından çok farklı olabilecek türden bir yaşam. | TED | يجري القيام بها في محاولة لخلق الحياة من نقطة الصفر، قد تكون مختلفة جداً عن أشكال الحياة ذات الحمض النووي الذي نعرفه. |
Uzay ve zamanın sınır çizgisi. En azından bildiğimiz evrende. | Open Subtitles | ويمثل حدود الزمان والمكان على الأقلّ في الكون الذي نعرفه |
Bu kameralar termal enerjiyi bildiğimiz renklerle temsil ederek çalışır. | Open Subtitles | الكاميرا تُمثل أساساً الطاقة الحرارية بتحويله لمُعدّل اللون الذي نعرفه. |
Bunun gibi eski stratejiler hakkında neler biliyoruz? | TED | ما الذي نعرفه عن الاستراتيجيات القديمة كهذه؟ |
Tamam, elimizdeki iki cesede dayanarak şüpheli hakkında ne biliyoruz? | Open Subtitles | حسنا,ما الذي نعرفه حول الجاني إستناداً على الجثتين اللتان بحوزتنا ؟ |
Yani, hasta hakkında kesin olarak bildiğimiz tek şey havada süzülmediği. | Open Subtitles | اذن الشيء الوحيد الذي نعرفه بالتأكيد هو انه لم يكن يحلق |
Bize onun hakkında bilgi verebilecek bildiğimiz tek kişi kim? | Open Subtitles | من هو الشخص الذي نعرفه والذي يمكن أن يخبرنا عنه؟ |
Üzerinde yaşam olduğunu bildiğimiz tek gezegen biziz. | TED | نحن الكوكب الوحيد الذي نعرفه ويوجد عليه حياة. |
Bu, bildiğimiz ve işe yaradığını bildiğimiz bütün bu tedavilere rağmen neden kadınların kalp hastalıklarından öldüklerini göstermek için kullandığım bir resimli diyagram. | TED | وقد كانت رسم تخطيطي لإظهار السبب في موت النساء بأمراض القلب بالرغم من العلاج الجيد الذي نعرفه والذي نعمل عليه |
Şu anda, Dünya üzerinde yaşam olduğunu bildiğimiz tek gezegen. | TED | حاليا, الارض مازال هو الكوكب الوحيد الذي نعرفه الذي يعج بالحياة. |
Kıymetli ve eşsiz, hala bildiğimiz tek yuva. | TED | إنه ثمين, إنه متفرد, وما زال حتى الآن الملاذ الوحيد الذي نعرفه. |
Bizim bildiğimiz normal artık tarih oldu. | TED | فالوضع الطبيعي الذي نعرفه قد ولى دون رجعة. |
Ve Dünya'da, başlangıç noktasından hayatı yaratmak için inanılmaz deneyler yapılıyor, bildiğimiz DNA formlarından çok farklı hayatlar olabilir. | TED | وهنا على الأرض، تتم تجارب مذهلة من أجل صنع الحياة من لا شيء، أشكال حياة ربما مختلفة عن أشكال الحمض النووي الذي نعرفه. |
Ve bu türden cihazlarla hesap yapabilen, hesap yapabildiğini bildiğimiz, tek şey beyin. | TED | والشيء الوحيد الذي نعرفه الى حد الآن ، و الذي يمكنه أن يشتغل مع هذا النوع من الأجهزة ، هو الدماغ. |
Şimdi biliyoruz, ama o kuş cama çarpıp öldüğünde... aradan bir süre geçmişti, yani biz bilmeden önce... bildiğimiz kadarıyla. | Open Subtitles | نعلم الآن، ولكن ذلك العصفور قد ارتطم بالنافذة ومات قبل فترة قبل أن نعرف بهذا هذا الذي نعرفه |
En son kurbanlarla ilgili ne biliyoruz? | Open Subtitles | اذن, اذن ما الذي نعرفه من اخر مجموعة من الضحايا؟ |
Videoyu kıza karşı bir silah olarak kullanıyor. Evet, neler biliyoruz? | Open Subtitles | انه يستخدم الفيديو كسلاح ضدها ما الذي نعرفه ؟ |
Yüksek güvenlikli kasaları zorla açma konusunda ne biliyoruz? | Open Subtitles | وما الذي نعرفه بالضبّط عن اقتحام خزائن عالية الأمن؟ |
Şu anda sadece, ne kadar çok şey bilmediğimizi biliyoruz. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي نعرفه بتلك النقطة هو الجهل. |
Ve bazen Tanıdığımız herşeye veda etmek zorunda kalırız. | Open Subtitles | و يأتي وقت يجب أن نودع فيه العالم الذي نعرفه |
Günün ortasında müsait olan ve porno hakkında çok şey bilen kimi tanıyoruz? | Open Subtitles | مهلاً ، من الذي نعرفه وهو متاح في منتصف اليوم ويعرف الكثير عن الإباحة؟ |
Spike, Charles Stewart hakkında elimizde ne var? | Open Subtitles | ما الذي نعرفه يا (سبايك) عن (تشارلز ستورت)؟ |