İşte yıllardır online olarak çalışan, kendi web sitesini işleten ve popüler Live Journal'da bir blogu olan bir Rus. | TED | هنا هذا الشاب الروسي الذي كان يعمل على الشبكة منذ عدة سنوات الذي يدير موقعه الخاص و يدير مدونة تحت مجلة لايف جورنال |
Girişimcinin tanımı “bir ticari girişimi örgütleyen, işleten ve ilgili riskleri öngören kişi"dir. | TED | ان تعريف العصامي هو الشخص الذي يدير وينظم ويتوقع مخاطر الاعمال |
Bir hafta önce öldü. Kuş cennetini işleten milyoner mi? | Open Subtitles | أليس هو نفسه المليونير الذي يدير ملاجئ الطيور ؟ |
Western Union'un merkez bürosunu yönetiyor. | Open Subtitles | لدي شريك في وسط المدينة , وهو الذي يدير المركز الرئيسي لـ ويسترن يونيون |
Miami'deki depoyu idare eden birine CIA Müdür yardımcısından telefon gelmesi her gün yaşanan bir olay değildir. | Open Subtitles | فليس كل يوم يقوم الشخص الذي يدير مخزن الوكالة في ميامي بتقلي اتصال من نائب الرئيس |
Bakın, burayı çalıştıran adam iki çocuğu evlatlık almış. | Open Subtitles | الشخص الذي يدير هذا المكان تبنى طفلان |
Bu siteyi yöneten sapığın bana borcu olması iyi oldu. | Open Subtitles | من الجيد أن المنحرف الذي يدير هذا الموقع مدين لي |
Kuş cennetini işleten milyoner mi? | Open Subtitles | أليس هو نفسه المليونير الذي يدير ملاجئ الطيور ؟ |
- Yalnız bir konuda sizi uyarmalıyım orayı işleten adam biraz cins bir tip özellikle de sipariş verme konusunda. | Open Subtitles | هناك تحذير واحد فقط الرجل الذي يدير المكان مزاجي قليلاً، وخصوصاً حول إجراءات الطلب |
Dinle, ben burayı işleten kişiyi arıyorum. | Open Subtitles | اسمع, ابحث عن الرجل الذي يدير هذا المكان. |
Bu restoranları işleten adamlarla belki buluşuruz. | Open Subtitles | , الرجل الذي يدير هذة المطاعم ربما نحن نقوم بمقابلته , ربما أنت |
Birkaç defa orda gördüm sonra da onun orayı işleten adamlardan biriyle takıldığını duydum. | Open Subtitles | وبعد ذلك علمت بإنها ترافق الرجل الذي يدير المكان |
Şef Holden'ın aracını işleten adam? | Open Subtitles | أتقصد الرجل الذي يدير شاحنة الشيف هولدن ؟ |
Mutlaka mahalle bakkalı işleten bir Pradeep vardır ve kendisiyle hiçbir derdim yok ama neden Pradeep bir kere bile mimar falan olmuyor, eldiven tasarlamıyor ya da ne bileyim filmlerde Bradley Cooper'ın karakterinin yaptıklarını yapmıyor? | Open Subtitles | ربما هناك براديب الذي يدير متجراً وليس لدي أي شيء تجاهه، لكن لماذا لا يوجد براديب لمرة واحدة فقط يكون مهندساً معمارياً |
Bu Profesör Mactilburgh bu merkezi yönetiyor. | Open Subtitles | دعني أقدّم لك الأستاذ ماكتيلبيرغه الذي يدير المركز |
Bu Profesör Mactilburgh bu merkezi yönetiyor. | Open Subtitles | دعني أقدّم لك الأستاذ ماكتيلبيرغه الذي يدير المركز |
Doğruyu söylüyorsanız, bu operasyonu kim yönetiyor? | Open Subtitles | لذا، أعني، إن كنت تقول الحقيقة فمن الذي يدير هذه العملية؟ |
- İdare eden herifi tanırım. | Open Subtitles | أعلم الرجل الذي يدير ذلك المكان |
9 yaşındayken, belki de 10'du öksüzler evini idare eden papaz Darbone inancı ve sabrı bize kızgın demirle öğretirdi. | Open Subtitles | عندما كان عمري تسع... ربما عشر... هذا رجل الدين الذي يدير اللقيط وتضمينه في home-- انه يعلمنا التقوى والصبر |
Aristokrat mağara sakinlerini idare eden Sör Bedivere Mavi'yi takdim edeyim. | Open Subtitles | السيد (بيديفير) الذي يدير هذه العائلة الأرستقراطية من سكان الكهوف قابل (بلو)، أبن (باك بلاك) |
Silahı çalıştıran bir anahtar. | Open Subtitles | إنها مفتاح . المشغل الذي يدير السلاح |
Ve üçüncüsü ise bütün ağı yöneten işletim sistemi. | TED | و الثالثة هو نظام تشغيل الذي يدير الشبكة كلها. |