Bu, öbür kurbanlarda olmayan savunma yaralarının onda neden olduğunu açıklıyor. | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ الذي كَانَ عِنْدَها جروحُ دفاعيةُ ولا شيئ الضحايا الآخرينِ عَمِلَ. |
Bu, Wolfram ve Hart'ın ona neden ceset sağladığını açıklıyor. | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ الأجسام التى تزوده بها ولفرام آندهارت |
Cesedin temiz, havluların kayıp olmasını açıklıyor bu. | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ الجسمَ النظيفَ والمناشف المفقودة، أليس كذلك؟ |
Kamyonetin arkasındaki kanı açıklıyor bu. | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ كُلّ الدمّ الرشّة على ظهر الشاحنةِ. |
Bu da adamın kolunun önündeki yanıkları açıklar yağ yanıkları. | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ العلاماتَ على سواعدِ الرجلَ... الدهن يَحترقُ. |
O zaman bu neden benim elimi zehirlediğini açıklıyor. | Open Subtitles | حَسناً، الذي يُوضّحُ بإِنَّهُ أخرجَ حقّ السمَّ من يَدِّي. |
Bu da, bu defasında delili neden geride bıraktığını açıklıyor. | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ بإِنَّهُ تَجاوزَ دليل هذا الوقتِ. |
Bu da dudaklarında ve dilinde neden yara olmadığını açıklıyor. | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ قلتَه الإصابات إلى شفاهِه ولسانِه. |
Muhteşem, tamam bu senin deponun otomatik genişlediğinden bahsettiğin kısım dışında her şeyi açıklıyor. | Open Subtitles | عظيم، حَسناً، الذي يُوضّحُ كُلّ شيءَ، ماعدا الجزءِ حيث قُلتَ المخزنَ يَتوسّعُ آلياً. |
Dün yapılan bir gösteri sırasında neden makinenin kontrolünü kaybettiğimiz açıklıyor, | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ لِماذا َفْقدواُ السيطرة على الاله أثناء مظاهرة أمس |
Sanırım bu öğretmenlerin tuhaf davranışlarını gayet iyi açıklıyor. | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ سلوكهم الغريب أليس كذلك؟ |
Bu da kızının deri hücrelerinin Lawrence Ames'in asıldığı ipe nasıl geldiğini açıklıyor. | Open Subtitles | حَسناً، الذي يُوضّحُ كَمْ خلايا جلدِ بنتِكِ أصبحَ في جميع أنحاء الحبلُ الذي علّقَ لورانس Ames. |
Bu da ağzının etrafındaki beyaz maddeyi açıklıyor. | Open Subtitles | حَسناً، الذي يُوضّحُ الأبيضَ البلورات حول فَمِّه، لكن... |
Bu da tipini ve yoğunluğunu açıklıyor. | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ التشابهه والكثافته |
Bu neden beni Chicago'ya gittiğinden beri dört defa aradığını açıklıyor. | Open Subtitles | حَسناً، الذي يُوضّحُ لِماذا هي تُدْعَاني أربع مراتِ منذ هي كَانتْ في chicago. |
Bu da olay yerindeki idrarı açıklıyor. | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ البولَ في المشهدِ. |
Bu, cebinde bulduğumuz tırıvırının kaynağını açıklıyor. | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ ضِعْ ملئ بالذكريات. جانبْ: |
O havuzda boğuldu ki bu, boğazından çıkan yüksek miktardaki kimyasalların kaynağını da açıklıyor. | Open Subtitles | غَرقَ في تلك البركةِ، الذي يُوضّحُ بإِنَّهُ كَانَ عِنْدَها تجمعَّاتُ عاليةُ سائلِ fracking في طيّاتِه الصوتيةِ. |
Bu da Bayan Drake'in felç geçirmesini açıklıyor. | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ شللَ السّيدةِ درايك. |
Bu da neden Trevor'un arabasının ön kısmında hasar olmadığını açıklar. | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ لِماذا ما كان هناك ضررَ إلى الواجهة الأماميةِ مِنْ سيارةِ trevor. |
Bu, boyundaki kırığı ve kafasındaki yaralanmaları açıklar. | Open Subtitles | الذي يُوضّحُ المَكْسُور الرقبة و,uh، تمزيق فروةِ رأس. |