| Buraya gelirken, uçuş boyunca, yanımdaki yolcu ile aramızda ilginç bir konuşma geçti. | TED | في طريقي إلى هنا، أجريت محادثة شيقة مع الراكب الذي بجانبي خلال رحلتي |
| Eğer kişi uçuş sırasında yaralanırsa yolcu kalkış noktasına geri döndürülür. | Open Subtitles | في حالة إصابة الراكب أثناء الرحلة يعود الراكب إلى نقطة الانطلاق |
| İkisi kurbanın sırtına isabet etmiş, biri de yolcu tarafındaki kapıya. | Open Subtitles | أثنتان في ظهره ومن ثم طلقة اخترقت باب الراكب هنا تماماً |
| yolcunun bacak ve kollarında ağrılar var, sürücünün göğsünde ağrı var. | Open Subtitles | الراكب لديه ألم في الساق والذراع السائق عنده ألم في الصدر |
| Binici, kendisine katır bulmak için Tanık Koruma Programı veri tabanına sızdı. | Open Subtitles | الراكب دخل لقاعدة بيانات برنامج حماية الشهود لديه إسطبل ضخم من البغال |
| yolcu camından uzanmış bir kol, size nişan almış vaziyette. | TED | هناك يد تخرج من جانب الراكب ومشيره اليك. |
| yolcu ön camına bir delik açmışlar. | Open Subtitles | الشاحنة بها شرخ في الزجاج الأمامي من ناحية الراكب |
| Bu olmadan, yolcu makinesiz seyahat eder ve makine olmadan, geriye dönemezsin. | Open Subtitles | بدون هذا تكون رحلة الراكب بدون آلة وبدون آلة لايوجد عودة |
| yolcu yarı yolda, ileriye doğru sürükleniyor. | Open Subtitles | الراكب في نصف طريقه للأسفل و ينجرف للأمام تحرك للأمام |
| Arabamın yolcu koltuğunda güneş kremi gören oldu mu? | Open Subtitles | هل صدف ورأيتم نظارات شمسية في كرسي الراكب في سيارتي؟ |
| yolcu koltuğu altında bunu buldum-- araba zemininde bozulmadan kalmış. | Open Subtitles | وجدت هذه تحت مقعد الراكب سليم على الأرض نجى من الكارثة |
| 12D'de oturan yolcu ön taraftaki tuvalette olmalı. Onu çıkartmanız gerek. | Open Subtitles | لابد أن الراكب في المقع 12في دورة المياه الأمامية |
| yolcu tarafındaki konsola bağlı. | Open Subtitles | كانت ماتزال متصلة بالجهاز في جانب الراكب |
| Bu yolcu uçakta yangın olduğunu hatırlıyor, belki de çarpmadan önce. | Open Subtitles | ذلك الراكب يتذكر وجود حريق على الطائرة،ربما قبل التحطم |
| Aynı taksi, aynı Sürücü ve hatta aynı yolcu. | Open Subtitles | السيارة ذاتها و السائق ذاته و حتى الراكب نفسه |
| İplik araya girer, yolcu geri çekilince plastik eski halini alır ve çatlak yokmuş gibi görünür. | Open Subtitles | وإلتصقت الخيوط ثم عندما إنتقل الراكب إستعاد البلاستيك شكله الأصلي |
| Ama atan kişi yolcu tarafındaydı. yolcu tarafında biri vardı. | Open Subtitles | لكـنهُ لم يـكن يجلس في مقعد الراكب شخـص مـا كان في مقعد الراكب |
| Ya da gizemli yolcunun söylediği sadece bir yalan mı? | Open Subtitles | أم أنّ هذه مجرّد كذبة يخبرني بها الراكب المظلم؟ |
| Fakat Uzak kumlardaki zaferini biliyordu. Uzun Binici. | Open Subtitles | لَكنَّهعَرفَبأنّكقدرَبحت،أيها الراكب , فيالرمالِالبعيدة. |
| Farz edelim ki, araba direksiyonu bir duvara kırıyor, diğer yayaları kurtarmak adına, duvara çarparak arabadaki yolcuyu yani sizi öldürüyor. | TED | ماذا لو انحرفت السيارة في اتجاه الحائط لتسحقك وتقتلك، أنت الراكب فيها، لتنقذ هؤلاء الراجلين؟ |
| Şoför de yolcusu da kalkıp yürüyerek gittiler. | Open Subtitles | السائق و الراكب مضيا فقط .. من غير أن يصابا بأي أذى |
| Siz Volkswagen'de bir Sürücü veya yolcusunuz. | TED | فأنت اما ان تكون السائق .. او تكون الراكب .. هكذا تقول شركة فولكس فاجن |
| Süvari tam güç kazandı. Ama biz içeri almazsak buraya giremez. | Open Subtitles | قوّة الراكب بلغت الذروة لكنّه لايمكنه الدخول إلا إذا تركناه يدخل |
| Gelelim vurdukları yolcuya, Ben Nicholson'ın kardeşi. | Open Subtitles | اطلقوا النار على الراكب كَانَ أَخَّ بن نيكلسن. |
| Adi durucular, biniciyi sırtından atmak yerine atlamadan hemen önce birden durur ve sonra biniciyi öne fırlatır. | Open Subtitles | بدلاً من ان يحمي الراكب من السقوط قفزه البطىء سوف يجعله يثبت بمكانه بقوة قبل القفز وبعد ذلك يقوم بقذف الراكب للأمام |
| Çölden gelen atlı, bu şehrin kralı sen olacaksın. | Open Subtitles | أيها الراكب القادم من الصحراء أنت ستتوج ملك |
| Knight Rider'da daha önce... | Open Subtitles | فى الحلقة السابقة من الفارس الراكب 2008 |
| Gelecekteki yolcuların farklı antropometrik özelliklerine uyum sağlayacak farklı koltuklar olabilir. | TED | لدينا مقاعد مختلفة جداً تتكيف مع حالة الراكب المستقبلي، مع قياسات بشرية مختلفة. |