Yaşlı kızılderili şefinin laneti. beyaz adam, kızgın ruhlarca toprağa gömüldü. | Open Subtitles | "لعنة الزعيم الهندي القديم التي دفنت الرجل الأبيض بواسطة الأرواح الغاضبة" |
18 yaşında, Pecos'un güneyinde tek beyaz adam sendin. | Open Subtitles | في عمر 18، كنت الرجل الأبيض الوحيد جنوب بيكوس |
O beyaz adam, bize yüklü bir çek yazacak. | Open Subtitles | سيكتب ذلك الرجل الأبيض إيصالا بمال أكثر مما امتلكناه في حياتنا كلها |
Ayrıca, takip ekibi kapıdaki Beyaz adamın da resmini çekti. | Open Subtitles | أيضاً، التقط فريق المراقبة هذه الصورة لهذا الرجل الأبيض بالمدخل |
Beyaz adamın orduları sizi buradan atacak av sahalarınıza şehirler inşa edecek kalanlarınızı hayvanlar gibi vuracak. | Open Subtitles | جيوش الرجل الأبيض سوف يركلكم للخارج ويقومون ببناء المدن على أراضي صيدكم واسقاط أولئك الذين غادروا، مثل الحيوانات |
beyaz adamı, dünyadaki en büyük katil olmakla suçluyorum. | Open Subtitles | أتهم الرجل الأبيض بأنه أكبر قاتل فى الأرض |
Küçük beyaz adam kızgın değil, ha? | Open Subtitles | الرجل الأبيض الصغير ليس مجنوناً ، أليس كذلك؟ |
Küçük beyaz adam için pis yerliyi halledecek. | Open Subtitles | ثبت هذا الهندي السئ ليقتله الرجل الأبيض الصغير |
Hiçbir beyaz adam onları görmedi. Ya da anlatabilecek kadar yaşayabilen olmadı | Open Subtitles | لو أن الرجل الأبيض كان قادراً على رؤيتهم |
Kahretsin, bunu orduda görebilirsin. beyaz adam her istediğini yapıyor. | Open Subtitles | . يمكنك أن ترى ذلك في الجيش الرجل الأبيض متفوق علينا بسهولة |
Magua görüyor ki, beyaz adam kadınının köpeği olmuş. | Open Subtitles | هل تفهم؟ ماجوا يفهم بأن الرجل الأبيض كلب نسائه |
Magua anladı ki beyaz adam kadınlarının köpeği. | Open Subtitles | هل تفهم؟ ماجوا يفهم بأن الرجل الأبيض كلب نسائه |
Beyaz adamın teknesinde üç gündür zincirliyiz. | Open Subtitles | نحن مكبلين في سفينة الرجل الأبيض لعدة أيام |
Beyaz adamın yemeğini yiyince, kusuyorum. | Open Subtitles | عندما أتناول طعام الرجل الأبيض ، يصيبني الدوار |
Beyaz adamın dilini ve işlerini öğrenmeli. | Open Subtitles | ويتعلم لغة الرجل الأبيض وكيفية فعله للأمور |
Çoğumuz Beyaz adamın şansına sahip olmadık çavuş. | Open Subtitles | الكثير منا لم يحصل على الفرص التي حصل عليها الرجل الأبيض |
Çünkü, gerçek orada yazıyor, eğer sözcüklerin ardına bakarsan. Beyaz adamın söylediği her şeyi alıp, aleyhine kullanmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تأخذ كل ما يقوله الرجل الأبيض و تستخدمه ضده |
beyaz adamı, dünyadaki en büyük katil olmakla suçluyorum. | Open Subtitles | أتهم الرجل الأبيض بأنه أكبر قاتل فى الأرض |
Beyazların ükesindenler ama değiller. | Open Subtitles | إنهم من أرض الرجل الأبيض ، لكنهم لا ينتمون لهم |
Bir Meksikalı bir Apaçiye beyaz adamdan daha yakındır. | Open Subtitles | إن المكسيكي أقرب لقطاع الطرق الأباتشي من الرجل الأبيض.. يمكنني أن أقول هذا |
Beyazlar görünce gülüyor. Gülüyor. | Open Subtitles | الرجل الأبيض يراك و يضحك لأنه يعلم بأنك لست أبيض |
Beyaz adamlar tarafından yönetilirken, daha iyiymişiz. | Open Subtitles | وأننا كنا أفضل عندما كان الرجل الأبيض هو من يحكمنا |
Doğu halkına zulmeden Beyaz adamları, kahraman Japon askerleri tepeliyordu. | Open Subtitles | وهى انتهاء ظلم الرجل الأبيض للشعوب الشرقية على يد الجندى اليابانى الشجاع |
Yanlış beyaz adamla konuşuyorsun, dostum. | Open Subtitles | أنت تتحدث إلى الرجل الأبيض الخاطيء يا صديقي |
Başlangıçta görevinin büyük büyükannesine tecavüz edecek beyaz bir adamın hayatını kurtarmak olduğunu öğrenir. | TED | بشكلٍ مبكرٍ في القصة تكتشفُ الشخصية أن مهمتها هي إنقاذ حياة الرجل الأبيض الذي لاحقًا سيغتصب والدة جدتها. |
bir beyaz, zencinin yazabildiğini bilirse, o zenci kırbaçlanır! | Open Subtitles | لو علم الرجل الأبيض أن زنجي يكتب أو يقرأ ، يتم جلده |
Hey, beyaz çocuk, Español öğrensen iyi olur. | Open Subtitles | أيها الرجل الأبيض يُستحسن بكَ تعلم الإسبانية |
Beyaz adamların emirlerine artık uymayacağını söyledi. | Open Subtitles | قال أنه لن يطيع أوامر الرجل الأبيض ثانية |
Halkım beyaz adamlarla üç savaşta mücadele etti ve hepsi de ölüm getiren üç barış anlaşması imzaladı. | Open Subtitles | حارب شعبي ثلاث حروب بجانب الرجل الأبيض ووقعوا ثلاث معاهدات سلام كلهم أحضروا الموت إلينا |