ويكيبيديا

    "الرديء" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • berbat
        
    • boktan
        
    • kesin
        
    • dandik
        
    • kalitesiz
        
    Ev aletlerine albümünü koymasının tek nedeni kimsenin bu berbat albümü almayacak olmasıydı. Open Subtitles السبب الوحي لوضعه تلك الأغاني في الأجهزة أنه لن يشتري أحد ألبومه الرديء
    Bu berbat deodorantı satıyorlar ve kimsenin arkasında yazılanları okumayacağını düşünüyorlar ama bana yutturamazlar. Open Subtitles يبيعون مزيل الروائح الرديء هذا و يعتقدون أنه لا أحد يقرأ الكتابة الصغيرة، لكنّي أفعل ذلك
    Evet, bu berbat akşamdan kalmayı başımdan almak. Open Subtitles أوه، نعم، يَجْعلُ هذا صداع الكحول الرديء يُسافرُ.
    Birincisi, o boktan bağımsız filmin 200 milyon dolar hasılatı var! Open Subtitles أولا، هذا الفليم الصغير الرديء ربح أكثر من 200 مليون دولار
    Gelecek sefere böyle bir şey içmek istediğimde, boktan bir ambarda olmayacağımı bilmek çok güzel. Open Subtitles من الجميل أن أعرف أنّني في المرّة المقبلة التي أشرب فيها هذه فلن أضطرّ لشربها في هذا المستودع الرديء
    Beni rahat bırak. kesin senin iğrenç yiyeceğindendir. Open Subtitles اعطني فرصة, ربما طعامك الرديء شعره بالغثيان
    Neden kulübün yerine böyle dandik bir yerde oynuyoruz? Open Subtitles لماذا لعبنا في هذا المكان الرديء بدلاً من ناديك؟
    Yani, sadece burada yapılan bütün hizmetler hep kalitesiz mi? Open Subtitles أعني, أي نوع من الغطاء الرديء للعمليات التي تديرها هنا ؟
    Onları bu berbat işi yapmaları için evine davet ediyorsun ve işin sonunda onlara para ödüyorsun. Open Subtitles تدعوهم لمنزلك لفعل كل ذلك العمل الرديء و بعد ذلك في النهاية تقوم بالدفع لهم
    Ne berbat bir şanstır bu böyle? Open Subtitles منتظراً أن تموت أي نوع من الحظ الرديء هذا ؟
    Yolun karşısında kendi berbat pizzacısını açmadan önce bizde çalışıyordu. Open Subtitles كان يعمل لحسابنا منذ سنوات قبل أن يفتتح محل البيتزا الرديء في الشارع المقابل
    Şehrin o berbat komşuluklarını, bu berbat yere tercih ederim. Open Subtitles أفضّل العيش في ذلك الحي الرديء في المدينة على البقاء في هذا التغوّط.
    Belki de yüzün ve bu boktan kıyafetin altında her ne varsa, o kadar berbat olmayabilir. Open Subtitles أحاول توصيل وجهة نظري، وجهكِ وأياً كان ما تحت هذا الزي الرديء ربما هو شيء غير فظيع
    İstediğim koltuğa oturamadım diye pes edip görüşlerimden vazgeçseydim, berbat bir politikacı olurdum. Open Subtitles السياسي الرديء هو من يعتزل ان لم يتمكن من تحقيق سياساته
    Umarım onun tadı bu berbat şeyden daha güzeldir. Open Subtitles عسى ان يكون طعم النصر أفضل من هذا المشروب الرديء
    Bu sabah çıktığın o boktan, kokulu evi biliyorum. Open Subtitles وأعرف المنزل الرديء وكريه الرائحة الذي خرجت منه هذا الصباح.
    Verdiğiniz paslı, boktan kablo kesiciyle kendimi kestim. Open Subtitles جرحت نفسي بمقص الأسلاك الرديء الصدىء الذي أعطيتنا أياه.
    "Lay-z-boy. Koltuğa kesin çözüm." Open Subtitles لاي-زي-بوي" ، علاج" ] [ الكرسي الرديء
    "Hayat. Kahvaltıya kesin çözüm." Open Subtitles ! " الحياة ، العلاج للإفطار الرديء "
    Artı, jeneratörün gazı bitiyor, tüpümüz neredeyse bitti ve sırtım bu dandik şeyde yattığım için çok ağrıyor. Open Subtitles إضافة إلى أنّ المولد يحتاج إلى الغاز و نحن على وشك النفاذ من الوقود و ظهري يؤلمني بسبب ذلك السرير الرديء
    İçkiler benden ama dandik şeyler için. Open Subtitles و لهذا فإن الشراب علي و لكن إكتفو بالنوع الرديء
    Benim Fred'im bu kalitesiz şeyi istemiyor. Open Subtitles فريدي لا يريد هذا الشيء الرديء

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد