yolcu listesine göre boş bir koltuk vardı ama biz öyle düşünmüyoruz. | Open Subtitles | قائمه الركاب تقول ان هناك مقعد فارغ و لكننا لا نعتقد هذا |
yolcu listesine göre boş bir koltuk vardı ama biz öyle düşünmüyoruz. | Open Subtitles | قائمه الركاب تقول ان هناك مقعد فارغ و لكننا لا نعتقد هذا |
Öyleyse kabinde sadece yolcular ve seyrü sefer kutusu vardı. | Open Subtitles | إذاً الشيء الوحيد في المقصورة هو الركاب وحقيبة الملاحة ؟ |
Durum vahim, yolcular ve mürettebat büyük bir tehlikedeymiş diye duydum. | Open Subtitles | الموقف خطير جدًا فهمت أن هناك خطرًا كبيرًا على الركاب والطاقم |
Etrafına bir bak göt herif, bilimsel araştırman yolcuları yiyor. | Open Subtitles | أنظر حولك أيها اللعين تأثيراتك الجانبية قامت بأكل نصف الركاب |
Kendi güvenliğiniz ve diğer yolcuların güvenliği için bagajlarınızı lütfen terkedilmiş olarak bırakmayın. | Open Subtitles | من أجل سلامتكم وسلامة باقى الركاب الرجاء عدم ترك حقائبكم بلا ملاحظة جيدة |
Eğer diğer yolculardan bahsediyorsan bu vagondaki bütün biletleri satın aldık. | Open Subtitles | إذا كنت تعني الركاب الآخرين قمنا بشراء جميع تذاكر هذه المقصورة |
-Biraz uçuk bir tahmin olabilir ama yolcu listesi sayesinde kimliğini öğrenebiliriz. | Open Subtitles | قد يكون تسديدة بعيدة، ولكن يمكن أن نصل معرف من قائمة الركاب |
yolcu uçaklarının fotoğraflarına bakacak olursak havada tamamen hareketsiz bir biçimde asılı kalmışlar. | Open Subtitles | لقطات من طائرة الركاب والتي من الواضح انها توقفت تماما في منتصف السماء |
Bu düzen '74 yılında kuruldu. Bir günde 25.000 yolcuyla başladık, şuan, günde 2.200.000 yolcu. | TED | وبدأ هذا النظام في عام 74. لقد بدأنا بـ 25,000 راكب في اليوم، الآن بلغ عدد الركاب 2,200,000 في اليوم. |
Yerel bir havalanına gidin,... ...rotanızı girin,... ...adeta bir yolcu gibi ulaştırılırsınız. | TED | اذهب إلى المطار العمودي المحلي, حدد وجهتك, ستعامل تقريبا مثل الركاب. |
Sonuçta 5 milyar cepte kalırdı ve yolcular trenin daha da yavaş gitmesini isterdi. | TED | ما يزال لديك 5 مليارات متبقية، و سوف يطلب منك الركاب إبطاء سرعة الرحلة. |
Trendeki görevliler ve yolcular izleme vagonuna gidişinden bahsetti. | Open Subtitles | بعض الركاب على القطار قالوا بأنه قد سقط من عربة الملاحظة |
Sakin olursanız, yolcular da öyle yapar. | Open Subtitles | لو احتفظتم برباطة جأشكم كذلك سيفعل الركاب |
Uttar Pradesh'te, isyancılar Hac'dan dönen yolcuları taşıyan bir treni hedef almışlar. | Open Subtitles | وفي ولاية أوتار براديش، استهدف المتظاهرون القطار يحمل الركاب العائدين من الحج |
Camı açtığı zaman tüm yağışın ve soğuk havanın içeri girmesine izin vermiş, bütün yolcuları da rahatsız etmişti. | TED | وبفتحه النافذة دخل الصقيع البارد فتعرض الركاب للبرد. |
Trafik yönetimi algoritmaları, yolcuları ve boş asansörleri olmaları geren yere götürmek için mesafeye göre binen kişileri gruplandırır. | TED | وتجمع خوارزميات إدارة الحركة داخل المصعد الركاب حسب الوجهة لحمل الركاب والمقصورات الفارغة إلى حيث يجب أن تكون. |
yolcuların 9 numaralı uçuş için, acilen üç numaralı kapıya gitmeleri rica olunur. | Open Subtitles | على الركاب التوجه إلى البوابة رقم 3 للمغادرة |
- Fransız yolcuların vagonları kullanmalarını engellemek için. | Open Subtitles | لإيقاف إستخدام الركاب الفرنسيين لعربات القطار. أية عربات؟ |
Ulaşım Kontrol'ün tek ilgilendiği, yolcuların güvenliğidir. - Oyun? | Open Subtitles | سلامة الركاب هي الإهتمام الوحيد لسلطة النقل |
İnen yolculardan sonra, lütfen sırayla binip... | Open Subtitles | بعد نزول الركاب .. اتبعو التعليمات للركوب من جديد |
Madem öyle eski dost Bartholomew, kalabilirsin tabii ben ya da yolculara yanaşmadığın sürece. | Open Subtitles | يمكنك ان تظل هنا وتعدنى الا تتحرك بين الركاب |
Sayın yolcularımız, lütfen uçak tamamen durana kadar kemerlerinizi çözmeyiniz ve yerlerinizden kalkmayınız. | Open Subtitles | أيها الركاب, رجاءً أبقوا في مقاعدكم حتى تتوقف الطائره توقف تام |
Benzin ve yolcularla birlikte 500 kilo. | Open Subtitles | هذا وزنها مضافا اليه وزن الركاب عندما يكون خزان الوقود ممتلئا |
Evet. Bir saat kadar önce, NTSB bir yolcunun öldürüldüğünü, ancak kaza sonucunca olmadığını bildirdi. | Open Subtitles | نعم منذ ساعة أتتنا المعلومات بأن أحد الركاب قد قتل |
İç kulaktaki kemikler - Çekiç, örs, üzengi. | Open Subtitles | عظام الأذن الداخلية: المطرقة والسندان و الركاب |
yolcuyu vurdular. Üzerimize ateş ettiler. | Open Subtitles | أطلق النار على الركاب احتجنا فريق لمواجهتهم |
Atlanta'ya uçuşumuz yaklaşık 52 dakika. uçuş görevlileri yerlerinizi alın. | Open Subtitles | وقت الطيران تقريبا 52 دقيقة أيها الركاب كونوا في مقاعدكم |
yolcularımızın bir kısmını size aktaracağım. | Open Subtitles | سننقل بعض الركاب الى قاربكم ليس لدينا مكان شاغر |