sıradan bir check-up için kliniğe gitmeye gerek yok. | TED | لا حاجة للذهاب إلى المستشفى لإجراء الفحوص الروتينية. |
Ve sonra, tabii, sıradan yaşam içine geri sürüklenir ve hafıza unutur. | TED | وبعد ذلك، بالطبع، نعود إلى الحياة الروتينية وتختفي الذكريات |
Artık sadece sıradan bir uçuş hâline dönüşmüştü. | Open Subtitles | وقريباً جداً ستصبح رحلاتنا أقرب إلى رحلات العودة الروتينية إلى الوطن |
Birçoğunuzun yaşamış olduğu, muhtemelen diğerlerinin de ürünü olduğu rutin bir ameliyat bir trajediye dönüştü. | TED | والآن هذه العملية الروتينية والتي قد يكون كثير منكم قد عاشها، والآخرون ربما نتيجة لها، أصبحت الآن تراجيديا. |
Licklider, anlayış ve karar verme yolunu hazırlayacak tüm rutin işlerin bilgisayarlar tarafından yapıldığını öngördü. | TED | تنبأ ليكليدر بأن أجهزة الحاسب تستطيع عمل جميع الأعمال الروتينية المطلوبة لإعداد الطريق للأفكار وصناعة القرارات. |
Neden bilmiyorum; bürokratik saçmalıklarla ilgilenmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم سبب ذلك. لا أعير اهتماماً لتلك التفاصيل الروتينية. أفهم ذلك. |
Böylesine güzel bürokratik itirafları bölmek istemem ama şimdi ne yapacağız? | Open Subtitles | أكره ان أقاطع هذه الإعترافات الروتينية اللطيفة، لكن ماذا نحن بفاعلين الآن؟ |
Adamın günlük rutinlerini ve nasıl korunduğunu öğrenmek için zamana ihtiyacım var,... ..fakat teorik olarak New York caddelerinin bir tanesinde,... ..gündüz vakti, ufak kalibreli, otomatik ve susturucusuz bir silah ile... | Open Subtitles | أحتاج لبعض الوقت الطريقة الروتينية .. . وطريقة الامان المتقن |
Ki bu sıradan bir dublör çekimi olması gerekirken emniyet kemerinde arıza meydana gelir. | Open Subtitles | ما كان ليكون حيلة الروتينية انتهت بكارثة عندما تعطل كابل السلامة. |
Herhalde sıradan denetlemelerinden birini. | Open Subtitles | من المؤكد أنه كان يقوم بأحد فحوصه الروتينية |
sıradan görüşmelerde bir süre sonra hattan çıkmaları gerekiyordu. | Open Subtitles | و في الأحاديث الروتينية يتركون الخط بعد عدة دقائق |
Yürümek, konuşmak ve ayakkabı denemek gibi sıradan işleri yapabileceksin. | Open Subtitles | ستتمكن من القيام بالأمور الروتينية كالمشي و التحدث و ربط الحذاء |
Senin yürütmeni istiyorum sıradan ifadeler, tartışmalı bir şey yok. | Open Subtitles | أنا فقط بحاجة لكم لتحملو الكرة جميع الامور الروتينية |
Ama daha çok sıradan belgelerle uğraşıyoruz. | Open Subtitles | و لكن في أغلب الأحيان نتولى الملفات الروتينية. |
Yapay zekâ rutin işlerimizi bizlerden alacak ve biz zamanla onlara teşekkür edeceğiz. | TED | إن الذكاء الاصطناعي سيأتي ويسلب الوظائف الروتينية وفي الوقت المناسب، سنكون شاكرين. |
Acil servise daha az gidiyorlar fakat rutin kontroller için doktora daha fazla gidiyorlar. | TED | وتقل فرص ذهابهم للطبيب بل سيقومون بزيارة الطبيب فقط للقيام بالفحوصات الروتينية. |
Onlar hamaratlik gerektiren butun rutin isleri yapiyorlar. | TED | بامكانهنّ تقريبا القيام بكلّ المهام الروتينية القائمة على المهارات. |
Uluslararası üne sahip yazar Anna Rivers'ın cesedi, beş hafta önce Argyle Bulvarı'nda arabasının terkedilmiş olarak bulunduğu nehrin üç mil yukarısındaki eski iskelenin rutin teftişini yapan güvenlik görevlisi tarafından bulundu. | Open Subtitles | جثة أنا ريفرز المشهورة عالمياً ععثر عليه من حارس أمن في زيارته الروتينية علي بعد ثلاثة أميال من النهر |
Aşmanız gereken bürokratik engeller sizin derdiniz. | Open Subtitles | - تماماً- مهما كانت الأمور الروتينية التي لابد أن تتخذيها فهذا من شأنكِ |
bürokratik işlemlere alışkın olmalısın. | Open Subtitles | -هذا من قبيل الأعمال الروتينية |
Böylece rutinlerini daha kolay öğrenebilir. | Open Subtitles | سيجعل ذلك من الأسهل عليه ان يعرف تحركاتها الروتينية |