Bir noktada, cinayetlerime devam edebilmem için yarattığımız sahte hayatım gerçek oldu. | Open Subtitles | في مرحلةٍ ما، صارت الحياة الزائفة التي اختلقناها ستارًا لي لأقتل حقيقةً |
Evet, Benim bir sürü sahte problemim var. Bana yardım edermiş gibi yapabilir. | Open Subtitles | أجل، حصلت على حزمة من المشاكل الزائفة التي يمكنه التظاهر بأنه سيساعدني بها |
Ama eğitimli bir yalan gözcüsü bir kilometre uzaktan sahte bir tebessümü farkedebilir. | TED | لكن مكتشف الكذب المتدرب يمكنه اكتشاف الابتسامة الزائفة من على البعد. |
Buradaki sahte tebessümleri ayırt edebiliyor musunuz? | TED | هل يمكنم جميعا اكتشاف الابتسامة الزائفة هنا؟ |
Ev arkadaşım tüm bu düzmece bahanelerle buluşmadan kaçmayı öğretti. | Open Subtitles | رفيقي بالسكن علمنـي كـل هذه الأعذار الزائفة للتخلص من المواعيـد |
sahte mutlulukla dolu çocukluk resmim var ve boşanma olasılığımın bazı insanlardan daha az olmasını sağladığına seviniyorum. | TED | من صور الطفولة السعيدة الزائفة وانا سعيدة لانهم جعلوني اقل احتمالاً من الاَخرين لان اتطلق |
Mavi tişörtlü adamın sahte eli benimsediği aşikar. | TED | من الواضح أن الشاب بالأزرق قد تعرف على اليد الزائفة. |
Hiçbir arkadaşının tutuklanmasını istemedi bu yüzden herkese bu sahte 'gönüllü kartı'nı verdi. | TED | لم يرغب لأي من أصدقائه بأن يقبض عليهم ويحجزون لذا زود كل واحد منهم ببطاقة التطوع الزائفة هذه |
sahte ümitler ve çarpık hayallerin bir dramasıdır. | Open Subtitles | إنهم مشحونين بالدراما,الآمال الملتوية و الأحلام الزائفة |
Ona şu sahte Stockholm, hikayesini anlattım ama sanırım beceremedim. | Open Subtitles | لقد اخبرتها بالقصة الزائفة بأننى ذاهب الى استوكهولم ولكن, يبدو اننى افسدتها |
Babanızın sahte faturalar ve sahte hastalardan gelen ciddi miktarda nakdi olduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | نحنُ نصدق بأنه والدكِ جمع كثير من المال... ...من الفواتير الزائفة, فواتير المرضى. |
Biliyorum ki insanlarımızı sahte tanrılardan kurtarmak için ... yan yana savaşacağımız günler gelecek. | Open Subtitles | أعلم أن اليوم سيأتي عندما نكون جنبا لجنب في ميدان القتال لتحرير قومنا من الآلهة الزائفة |
Yeni dünyaları ve sahte tanrıları öğretecek genç bir savaşçım daha oldu. | Open Subtitles | لدي مقاتل شاب لأعلمه عن العوالم الجديدة، والآلهة الزائفة |
Amerika'nın sahte devrime olan hevesi, Ajan Mulder. | Open Subtitles | الشهية الأمريكية للكشوف الزائفة, أيها العميل مولدر. |
sahte umutlarının yalanların en büyüğüne olan inancının kurbanı. | Open Subtitles | ضحية لآماله الزائفة.. وإيمانه بالأكاذيب الكبرى. |
sahte beraberliklerde gerçeklerinden daha iyi gözüküyorsun. | Open Subtitles | أنت أمهر في العلاقات الزائفة عن الحقيقية. |
Güle güle, sahte baba! Güle güle, sahte anne! | Open Subtitles | إلى اللقاء يا أبي الزائف إلى اللقاء يا أمي الزائفة |
Fazla uğraşmam gerekmedi. Nişanlını birkaç sahte görüntüyle kaçırabildim. | Open Subtitles | أنا لم أستغرق الكثير حتي أخفت خطيبك ببعض الرؤي الزائفة |
"Hey, Flo Jo,bu mesafeden sahte mermi bile işini bitirebilir,deneyelim mi?" | Open Subtitles | من هذا القرب، حتى الرصاصة الزائفة تسبب ما يكفي من الضرر، ماذا؟ |
sahte aksanı ve düzmece emlak sistemi olan herif mi? | Open Subtitles | الرجل صاحب اللكنة الزائفة وإحتيال العقارات؟ |
Ve bu adam da sizin sahtekar İngiliz muhabirinizin babası. | Open Subtitles | يبدو انه اذا, و الد الصحفية الانكليزية الزائفة |
Amcam diyor ki bende bir erkeğin yapmacık ilgisizliği varmış. | Open Subtitles | عمي يخبرني بأنه لدي اللامبالاة الزائفة لرجل... |
Faux Thomas Kinkade resimleri, yapay Bonsai ağacı ve bakteri kaplı yatak örtüsü. | Open Subtitles | تلك الّلوحات الزائفة . والنباتا الإصطناعيّة . والبكتريا المعشعشة على أغطية السرير |