Apartmanın karşısındaki mağaza dükkanından bir müşteri 911'i aradı ve yarısı yanmış saçlarımla merdivenlerden aşağıya inip anneme olayı anlattım. | TED | أحد الزبائن من متجر مقابل للمبنى إتصل على 911 فهرعت جرياً إلى الأسفل لكي أخبر أني و بنصف شعر محروق |
Ayrıca müşteri hizmetleri problemlerinin yerinde çözebilmesi için çalışanlarının yetenek gelişimine yatırım yaptılar. | TED | واستثمروا أيضاً في تطوير المهارات، ليتمكن موظفيهم من حل مشاكل الزبائن على الفور. |
Şirketler için ise, müşterileri ve potansiyel müşterileri ile ilgili bilgi sağlar. | TED | ولكن بالنسبة للشركات، إنها تقدم رؤى حول الزبائن والعملاء المحتملين في الهند. |
İlk başlarda Mimarinin bir hizmet işi olduğunu düşünürdüm. müşterilerin hoşuna gitmek gerektiğini falan sanırdım. | TED | وعندما بدأت كنت أظن بأن الهندسة نوع من أعمال الخدمات وبأنه يجب عليك إرضاء الزبائن وغير ذلك |
İhtiyacınız olduğunda, vardiyanızda sizin yerinize kalır. müşterilere karşı çok iyidir. | Open Subtitles | قد تتولى ورديتك لو احتجت إلى ذلك جيدة التعامل مع الزبائن |
Hem müşterilerle iç içe olacaksın hem de sabaha kadar demlendin, öyle mi? | Open Subtitles | بالرغم من انك ستعمل مع الزبائن هل انت احمق لتشرب حتى الصباح ؟ |
müşteri getirtmeye yardımcı olmak için, benden onun Denizkızı gösterisini çekmemi istedi. | Open Subtitles | أرادني أن أصور عرض حورية البحر الخاص به للمساعدة في جلب الزبائن |
Hiçbir müşteri beni istemezse, beni işten atarlar.O zaman burdan ayrılabilirim. | Open Subtitles | ان لم احصل على الزبائن سأطرد حينها سأحصل على ما اريد |
Safetex müşteri listesinde saldırıya uğramamış olan yalnızca bir isim var. | Open Subtitles | هناك اسم واحد على قائمة الزبائن المؤمن عليهم لم يضرب بعد |
müşteri ve sivillerden ziyade kendi türünü daha çok rahatsız ediyor. | Open Subtitles | بدلا من الزبائن والمدنيين ، عندها مشكلة أكبر مع بنات جنسها |
Size burada müşteri getirtecek bazı değişiklikler yapmaya yardım edebilirim. | Open Subtitles | يمكنني مساعدتك في إجراء بعض التغييرات هنا .. لجلب الزبائن |
Biliyor musunuz, Elise Evi'ndeki hanımlar müşterileri için çıplak taklit gösterisi yaparlar. | Open Subtitles | أجل,أتعرفون في مايزون أليس تلعب السيدت لعبة الحزورات أمام الزبائن بلا ملابس |
G, müşterileri böyle dövemezsin. İşletmemiz gereken bir işimiz var. | Open Subtitles | لا يجب أن تضرب الزبائن هكذا لدينا عمل نقوم به |
Bugün müşterileri çekmek ve korumak, küresel ölçekte avantaj sağlamak, değer yaratmak daha zahmetli. | TED | فمن الصعب اليوم جذب الزبائن والمحافظة عليهم، أو بناء قدرات تجارية على المستوى العالمي، لخلق قيمة اقتصادية. |
müşterilerin yarısı önce 56 renkten birini sonra 4 vitesten birini seçecek. | TED | بحيث ان نصف الزبائن سوف ينتقلون من عدد الخيارات الاعلى ,56 لون سيارة, الى عدد الخيارات الاقل’ اربعة نواقل تروس |
Çalışanlarının bu dönüşüme ayak uydurabilmesi için, ilk olarak çalışanlarının özelliklerin kullanımlarını ve müşterilerin yeni servisten memnuniyetlerini izlemelerini sağlayan yeni araçlara yatırım yaptılar. | TED | لتمكين موظفيها من تبني هذا التحول، أولاً استثمروا في وسائل جديدة تُمكن موظفيهم من مراقبة استخدام الخصائص وكذا مدى رضا الزبائن عن الخدمة الجديدة. |
Bedava bardak doldurmayı sadece iyi müşterilere yapıyoruz ve siz iyi değildiniz. | Open Subtitles | نعطي عبوات جديده مجانيه فقط الى الزبائن اللطفاء نحن نبحث عن لاري. |
Hem müşterilerle iç içe olacaksın hem de sabaha kadar demlendin, öyle mi? | Open Subtitles | بالرغم من انك ستعمل مع الزبائن هل انت احمق لتشرب حتى الصباح ؟ |
müşterilerden çikolatayı, sevdiklerine yapacakları iyilikler karşılığında satın almalarını istedi. | TED | وطلبت من الزبائن شراء الشوكولاته مع الوعد بعمل الخير نحو أحبائهم. |
Her şey çok güzel. Bir sürü müşterim var. | Open Subtitles | كل شئٍ على ما يرام لدي العديد من الزبائن |
Birkaç dükkân sahibi bu adamın bir sürü müşteriyi tekeline aldığına karar verip ışıklarını ve kapılarını saat dokuza kadar açık tutmaya başlamışlar. | TED | بعض أصحاب المحلات قرّروا أنهم سيستثمرون مع هؤلاء الزبائن ويبقون محلاتهم مفتوحة ويتركون محلاتهم مفتوحة حتى الساعة 9. |
- Bildiğiniz gibi bir sürü müşterisi var. - Sen bir gazetecisin, değil mi? | Open Subtitles | ـ أنا أحد زبائنه ـ أتعلم، لديه كثير من الزبائن |
Burada büyüdük, müşteriye nasıl davranılacağını biliriz. | Open Subtitles | حسناً لقد نشأنا هنا لذا فنحن نعرف كيف نعامل الزبائن |
- Parfüm. Çok hassas olduğum bir alan. Pahalı ürünler, müşteriyle ilişki. | Open Subtitles | أحد أكثر أقسامنا حساسيةً، مواد غالية، معرفة الزبائن |
Çünkü açıkçası müşterilerimizin çoğu genç kesimden. Ve onlar aşçılığa ciddi bakıyorlar. | Open Subtitles | لأنه بصراحة معظم الزبائن لدينا هم صغار السن وأنهم جادين في الطهي |
Çoğu uluslararası olan bir grup müşterimiz işlerini postayla halletmek istiyor belge izi kalmasını istemiyor. | Open Subtitles | عندنا الكثير من الزبائن معظمهم دوليين الذين لا يريدون عملهم أن يمر بالبريد وهم لا يريدون أثر ورقى |
Bir müşterinin evine 12 defa ançüezli göndermekten gına geldi. | Open Subtitles | وإنتهى بي المطاف بتوصيل 12 طلب إلى الزبائن |
Ve bak bakalım bunu yaptığında kaç tane müşterin kalıyor. | Open Subtitles | ولنرى كم من الزبائن سيبقى لديك عندما تفعلين ذلك |