| Tıpkı sizin bana evinizde tereyağı ikram ettiğiniz gibi, Krishna da zamanında Yashoda' ya ikram etmiş. | Open Subtitles | طريقة الام في عمل الزبده انتقلت الى كريشنا حصلت على الزبده الحقيقه في مكانها الخاص |
| Şimdi, bize biraz izin verirseniz, yeni arkadaşım ve ben biraz tereyağı yapacağız. | Open Subtitles | الان لو سمحتم لنا انا و صاحبي العزيز لدينا بعض الزبده لنطحنها |
| Normalde tereyağı kullanırım fakat sadece domuz yağı bulabildim. | Open Subtitles | انا في العادة أستخدم الزبده ، لكن لم أجد إلا دهن خنزير |
| -Evet, içerde. Kaliforniyalı kızlar kendi tereyağını yapan erkeklere bayılır dedim. | Open Subtitles | لقد اخبرته ان فتيات كاليفورنيا يحبون من يطحن لهم الزبده |
| Tatlım, sen burada beklerken ben de buna güzelce yağ süreyim. | Open Subtitles | لذا، عزيزتي، أنتظري هنا أنا سآخذ هذه الزبده هناك لتقديمها لك |
| Biraz tereyağı verebilirim, ...karşılığını ayakkabı ile ödeyebilirsin. | Open Subtitles | أستطيع إعطائك بعض الزبده و تستطيع أخذها مقابل .. حذاء |
| Çok tereyağı yedi! | Open Subtitles | رجاءاً، أنجدونا لقد تناولت الكثير من الزبده |
| tereyağı kullanıp kruvasan yapmaya çalıştın... | Open Subtitles | استخدمت الزبده من ثم حاولت ان تصنع كروسان |
| Betty Boda biraz acı tereyağı aldı. | Open Subtitles | بيتى بودا أشترت قليلاَ من الزبده المُره. |
| Evet, onlara istediğin kadar tereyağı ve sarımsak ekleyebilirsin, ama yine de bir salyangozsun. | Open Subtitles | أجل , يمكنك وضع الزبده والثوم سوف تبقى قوقعه |
| Pankek, tereyağı ve akçaağaç şurubunun nesi iğrenç? | Open Subtitles | مالمقرف حيال الكعك او الزبده و محلى القيقب؟ |
| Sadece tereyağı ve akçaağaç şurubu yiyorsun. | Open Subtitles | و الآن انت تأكل الزبده مع محلى القيقب فقط |
| Çok sıcak. Cebimdeki tereyağı eriyor. | Open Subtitles | إنه حار الزبده التي في جيبي تذوب |
| Şişman olacaksın açık tereyağı yersen. | Open Subtitles | ستصبحين بدينة إذا تناولتِ الزبده كثيراً |
| Yashoda anne, Jamuna da bir köprü... evet, küçük hırsız tereyağını çaldı.. | Open Subtitles | أيتها الأم ياشودا على الجسر عبر جامونا سرق اللص الصغير الزبده |
| Evet tereyağını çalan... ama onu da ögretti.. | Open Subtitles | نعم صحيح بإنني سرقت قليلاً من الزبده لكنني علمتها بإن تفعل ذلك أيضاً |
| Küçük bir kızın boğazını kesmek, tıpkı ılık tereyağını kesmek gibi. | Open Subtitles | قطع رأس طفلة صغيرة مثل قطع الزبده |
| Kahvaltıdan süt çalıp eski bir kakao tenekesinde yağ yaptım. | Open Subtitles | لقد سرقت اللبن أثناء الأفطار وصنعت الزبده في علبة الكاكاو |
| Donovan ne içiyordu bilmiyorum ama deli gibi yağ sürmesine neden oluyordu. | Open Subtitles | ,لا أعلم ما كان سايمون يدخن و لكنه يجعله يدهن الزبده و كأنه أصابه المس |
| Daha önce de dedim, olay tereyağda. - Evet. Olay tereyağda. | Open Subtitles | لقد أخبرتكِ، انها الزبده نعم |
| Tereyağında yüzeceğiz. | Open Subtitles | استطيع تذوقها الان تسبح في الزبده |
| - Tereyağının şifreli hali o. | Open Subtitles | -وهذا ما تـأتى منه الزبده |