Bu sokakta ölmüş adamın silahından düşmüş hiç boş kovan görmedim. | Open Subtitles | لم أجد أي أغلفة خرطوش بهذا الزقاق من سلاح الرجل الميت |
Sizin hapse girişinizden 7 yıl sonra o sokakta öldürüldü. | Open Subtitles | لقد قتلت في الزقاق قبل حوالي سبع سنوات من سجنك |
Bir sürü silahı olan koca koca adamlar bizim sokağa park etti de. | Open Subtitles | لقد رأيت للتو مجموعة من الاشخاص . مع أسلحة كبيرة توقفوا في الزقاق |
Eminim ki kral oğlunun sokak kedileriyle boğuştuğunu öğrenirse pek mutlu olmayacaktır. | Open Subtitles | أعتقد أن الملك لن يكون سعيداً بمعرفة أن إبنه يصارع قطط الزقاق |
Sonra sokağın karşısındaki çöp kovalarının arkasına saklandım. | Open Subtitles | واختبأتُ مقابل الشارع في الزقاق, خلف القمامة |
Tek süper gücü ara sokaktan yağmurluğuyla fırlamak olan bir isme benziyor. | Open Subtitles | يبدو كشخص قوته الخارقة الوحيدة هي الخروج من الزقاق مرتديًا معطفًا طويلًا |
Resmen vakit kaybı, tıpkı bu ara sokağı aramak gibi. | Open Subtitles | إنه مضيعة كبيرة للوقت، تماماً مثل البحث في هذا الزقاق |
sokakta yaşayan adamı da sayarsak tüm kurbanlar evlerinde öldürülmüş diyebiliriz. | Open Subtitles | باعتبار المشرد عاش في الزقاق كل الضحايا اساسا قتلو في بيوتهم |
Ara sokakta saldırıya uğramış ve çöp tenekesinin içine atılmış. | Open Subtitles | يبدو أنها تعرضت لهجوم في الزقاق وألقيت في سلة المهملات |
Gece vardiyasındakilerin çöpünü dökmeye çıkmıştım ve arka sokakta iki adam gördüm. | Open Subtitles | خرجت إلى الخلف لأرمي قمامة الطاقم المسائي ورأيت عدة رجال في الزقاق |
Dükkanın arkasındaki sokakta bir işportacı var, sanırım onda bir tane gördüm. | Open Subtitles | كان هناك بائع متجول في الزقاق خلف المتجر، وأعتقد إنه حصل على واحدة |
Hademe bir adamın pencereden atlayıp arka sokağa koştuğunu söyledi. | Open Subtitles | رأى البواب القاتل يقفز من النافذة و هرب إلى الزقاق |
Bakın, koridorlarda bıraktığımız her öğrenci... sokağa attığımız her öğrenci... otoparkta dolanan her öğrenci... bu okulun temelinden eksilen bir tuğladır. | Open Subtitles | الآن أنظروا .. كل طالب نتركه فيالرواق, كل طالب نتركه في الزقاق |
Dedi ki, neden seni şu sokağa çıkarıp ölmek için yalvarana kadar neden dövmesin? | Open Subtitles | قال، لماذا لم يتخلص منك في الزقاق ويضربك حتى تتوسل الموت؟ |
bazen garaj kapısının yanına gitmek için sokak aralarını kullanırlar. | Open Subtitles | يقوم الموظفون أحياناً بقطع الزقاق للوصول إلى موقف السيّارات المُجاور. |
Ama bu sokak arasına tam olarak aitmişim gibi geliyor, ne dersin? | Open Subtitles | ولكني أشعر هذه الليلة وفي هذا الزقاق بأني أريد القتال اليس كذلك؟ |
Bir tur atacağız ve oradaki sokak arasına park edeceğiz. | Open Subtitles | سنذهب وندور حول المبنى ثم إلى الحديقة في ذلك الزقاق |
sokağın kuzeyindeki çöpün arkasında bir dost var. | Open Subtitles | لدي صديق بالخارج عند نهاية الزقاق خلف سلة المهملات |
Acaba bu sokaktan geçen siyah bir Chevy Suburban olabilir mi? | Open Subtitles | -أنظر, هل هذه هي؟ سيارة "شيفرولية" سوداء تسير في طريق الزقاق |
Pencereden uzun uzun sokağı seyrederken bu kediyi yemek kırıntıları ararken görürdüm. | Open Subtitles | لذا كنت احدّق عبر النافذة في الزقاق و رأيت هذا القطّ يبحث في الزبالة |
Elbette, şu ara sokaktaki adamı öldürdün ancak bu öl yada öldür olayıydı. | Open Subtitles | بالتأكيد أنك تصديت لذلك الفتى في الزقاق لكن إما أن تقتله أو يقتلك. |
Ajansın dar sokağında bir çöp kutusu var. Bir film rulosu var içinde. | Open Subtitles | أذهبي إلي سلة المهملات التي في الزقاق خلف الوكالة، داخلها ستجدي بكرة فيلم |
Senin zaten orada ne işin vardı kiRoy? | Open Subtitles | على الاقل سأشعر بتحسن عندها مالذي كنت تفعله في الزقاق على ايه حال ؟ |
Dün gece onu oyun alanının oradaki yolda gördüm. | Open Subtitles | رأيتُه يتسلّل في الزقاق ليلة البارحة بالقرب من ساحة اللعب |
Dümdüz gidin sonra sağa dönün, yolun sonunda göreceksiniz. | Open Subtitles | في نهاية الطريق على اليمين و ثم في نهاية الزقاق |
Ve turumu tamamlıyordum ve son bir kez Patikaya bakmam gerektiğini fark ettim. | Open Subtitles | و عندما كنت أنهى جولتى... فكرت أننى يجب أن أتفقد الزقاق مرة أخيرة |
Yolu kısaltmak için, ara yola girmemeliydim. | Open Subtitles | ما كان عليّ أن أمر بأسفل الزقاق |