Senin yerinde olsam, o bursu kabul ederdim. | Open Subtitles | لو كُنت مكانكِ, و أود ان أغتنم هذه الزمالة. |
Yurtdışındaki bu bursu niye istedim biliyor musun? | Open Subtitles | هل تريدين ان تعرفي لماذا أريد هذه الزمالة بالخارج ؟ |
Davet için teşekkürler ama burs sunumları bütün akşam sürecek. | Open Subtitles | شكراً لك على الدعوة لكنني سأسمع تقديمات الزمالة طوال اليوم |
Bu bir kez daha tekrarlanırsa programdan çıkarsın. | Open Subtitles | إن حدث شيء كهذا مُجدداً ستخرجين من الزمالة |
Hepsi de bir bursun peşinde. | Open Subtitles | هم كلهم لديهم الزمالة |
Cambridge Üniversitesi'nde, kariyer tanımlayan bir akademik pozisyon almak üzereydim. | Open Subtitles | كنت على وشك الحصول على الزمالة من جامعة كامبريدج |
Hatta, Arcus bursuna başvurular bina açıldığından beri on kat arttı. | TED | في الحقيقة، زادت الطلبات لهذه الزمالة عشرة أضعاف منذ أن افتُتِح البناء. |
Fakat bu ihtisas programının gerisinde kaldığını ve yakalamak için fazla zamanın olmadığını söylemek zorundayım. | Open Subtitles | ولكن يمكنني إخبارك إنك متراجعة في هذه الزمالة وليس لدي وقت حتى أنتظرك لتواكبين الركب |
Kazanacağım bursu etkileyebilir bu. | Open Subtitles | هذا قد يؤثر على الزمالة التي سأحصل عليها. |
Baba bursu alamadım. | Open Subtitles | أبي، أنا لَم أحصل على الزمالة أنت ما زلت تؤمن بي مع ذلك، صحيح؟ |
Sınavları geçsem de fark etmez, bu bursu hak etmiyorum ben. | Open Subtitles | لا يهم إن نجحت في الاختبار أم لا، انا لا أستحق هذه الزمالة. |
Maggie Lin ilk günden beri bu bursu kazanmaya odaklanmış durumda. | Open Subtitles | " إذاً " ماغي كان هناك تركيز مشدد على كسب هذه الزمالة منذ اليوم الأول |
Birçok görüşmeden sonra tam burslu olarak burs programına kabul edildim. | TED | بعد عدة جولات من المقابلات، دخلت برنامج الزمالة بمنحة كاملة. |
burs programının taçlandığı an, 11 öğrencinin tasarlayıp inşa ettiği gerçek bir proje. | TED | لحظة تتويج الزمالة هو مشروع حقيقي أنها صممت وبنيت. |
burs ödülü başvuruları bu akşam beşte sona eriyor. | Open Subtitles | فالميعاد النهائي للتقديم على منحة الزمالة اليوم الساعة الخامسة |
Bu bir kez daha tekrarlanirsa programdan çikarsin. | Open Subtitles | إن حدث شيء كهذا مُجدداً ستخرجين من الزمالة |
Böyle bir şey bir kez daha olursa programdan atılırsın. | Open Subtitles | إن حدث شئ كهذا ثانيةً، فسيتم إخراجكِ من الزمالة |
Belki Cambridge'deki akademik pozisyon için gitmesin, burada kalsın diye yangını çıkarttın? | Open Subtitles | لا أعرف. هل لأنك إشعالت النار لإبقائها هنا بدلا من الحصول على الزمالة من كامبريدج؟ |
Bunlar, stajyerlerin üniversite bursuna kabul edildiklerinde gördüğüm şeyler. | Open Subtitles | أرى ذلك طوال الوقت عندما يتقدم الأطباء المقيمين بطلب الزمالة |
Ayrılmamıza pek çok şey neden oldu ama ihtisas yapmaya başlamam son darbeyi vurdu. | Open Subtitles | وهناك كثير من الأسباب لحدوث ذلك ولكن أخذي لهذه الزمالة قد تكون هي القشة التي قصمت ظهر البعير |