En iyi evlilikler birbirini sıkmamaktan geçer ama, evet Chris. | Open Subtitles | حسناً، أفضل الزيجات يعطي الآخر مساحته لكن نعم يا كريس |
Gerçekten de görücü usülü ve beşik kertmesi gibi tasarlanmış evlilikler ortadan kalkma yolunda ilerliyor. | TED | بالطبع، الزيجات المدبرة في طريقها للخروج من هذا الشريط لحياة الإنسان. |
Kuzenler arasında sıkça yapılan bu evliliklerin soyumuzu geliştirdiği söylenemez. Şunlara bak. | Open Subtitles | كل هذه الزيجات بين أبناء العم لا تتيح الفرصة لتحسين جمال العائلة |
İkinci büyük eğilim yüzünden, evliliklerin daha dayanıklı olacaklarını bile düşünüyorum. | TED | حتى أنني أعتقد أن الزيجات ربما تصبح أكثر إستقراراً بفعل الإتجاه العالمي الثاني العظيم. |
- Bizim iş dalında evlilikleri bozulmadan kalanlar sadece kamera karşısındakilerdir. | Open Subtitles | في عملنا، مع تلك الزيجات سليمة هي تلك التي أمام الكاميرات. |
Ben şöyle diyeceğim: "Mutlu evliliklerde bir nebze sihir olur derler." | Open Subtitles | و أقول , يقولون بأن أفضل الزيجات هي التي تحتوي على بعض السحر |
Bay Houdini'nin çok farklı bir evliliği var. | Open Subtitles | السيد هوديني لدية أكثر الزيجات أستثناءية. |
Bu yüzden bu kadar Evlilik ölene kadar gidiyor zaten. | Open Subtitles | هذا هو السبب في الكثير من الزيجات تدوم إلى الأبد. |
Çağdaş bir evlilikte, bu tür şeylerin önemli olduğunu hiç sanmıyorum efendim. | Open Subtitles | لا أظن هذه الأشياء مهمة في الزيجات الحديثة, سيدي. |
İyi evlilikler ancak cennette olur. | Open Subtitles | الزيجات الجيدة تحدث في الجنة أو في مثل هذا المكان |
Bazı evlilikler, gerçekleri kaldırabilirken, bazıları kaldıramıyor. | Open Subtitles | . وبعض الزيجات يمكن أن تعالج الحقيقة ، والبعض لا يستطيعون |
Tam tarama yap. Doğumlar, evlilikler, ölümler, sabıka kaydı, pasaportlar. | Open Subtitles | ،أجري مسحاً شاملاً على، المواليد، الزيجات الوفيات، السجلات الإجرامية، جوازات السفر |
Anlıyorum, tıpkı evlilikler gibi şirketler bazen batarlar. | Open Subtitles | متفهّمة، فالأمر مثل الزيجات فالشراكات قد تفشل أحياناً |
Bu gece Anti-Sex birliğinin Zafer Meydanı'ndaki toplantısında 10.000 in üzerinde Partili kadın, sivil evliliklerin %50 azalmasını kutlayıp bekaretin korunması üzerine yemin edecekler ve yapay döllenme için kendilerini bir kap olarak taahüt edeceklerdir. | Open Subtitles | الليله الذي يعقد للإحتفال بخفض 50 بالمئه من الزيجات المدنيه.. اكثر من 10.000 أمراه حزبيه أخذوا على أنفسهم قسم العزوبيه |
Erkeklerin daha zeki olduğu evliliklerin daha mutlu gittiğini okumuştum. | Open Subtitles | لقد قرأت أن أسعد الزيجات هى التى يكون الزوج فيها أذكى من الزوجة |
evliliklerin yüzde 77'si sekssiz geçiyor zaten. | Open Subtitles | سبعة وسبعون في المئة من جميع الزيجات بارد جنسيا. |
Bir de, evlilikleri aslında fuhuş için bir maske olanlar var. | TED | ثم هناك تلك الزيجات التي هي في الواقع ستاراًعلى البغاء . |
Bizde, evlilikleri aileler belirler. | Open Subtitles | بالنسبة لنا يتم ترتيب الزيجات عن طريق العائلات |
Şöyle başlıyorum: "Mutlu evliliklerde bir nebze sihir olur derler." | Open Subtitles | ابدأ بالقول , يقولون بأن أفضل الزيجات هي التي تحتوي على بعض السحر |
Bu kitaptaki her evliliği yaşadım. | Open Subtitles | أنا كنت قد مررت بكل الزيجات التي في هذا الكتاب |
İşten döndüklerinde, kadın ev işlerinin çoğunluğunu yapıyor, ki kanımca bu birçok Evlilik için geçerli. | TED | وعند عودتهما من العمل، فإنها تقوم بمعظم أعمال البيت، هو الأمر في اعتقادي بمعظم الزيجات. |
Bilemiyorum, evlilikte atışmalar olur ama kendi çocuklarını öldürmek? | Open Subtitles | لا أعلم, الزيجات ربما تتهور وكل شيء ولكن قتل أطفالك؟ |
Annemin de kanıtladığı üzere ilişkiler, evlilikten çok daha heyecanlı. | Open Subtitles | مسائل أكثر إثارة بكثير من الزيجات كما يُمكن لأمي أن تشهد |
Bu hikâyeler okuyucuyu savaş alanlarına, kırsal Çin'in köylerine, modern evliliklere ve akşam yemeği masasının etrafındaki gergin toplanmalara götürüyor. | TED | هذه القصص تأخذ القارئ في جولة عبر مناطق الحرب والمناطق النائية في الصين، وداخل الزيجات المعاصرة والتجمعات التي يشوبها التوتر حول مائدة العشاء. |
O salak sahte evliliklerden birini yaptık. | Open Subtitles | لقد حصلنا على واحدة من تلك الزيجات المزيفة. |