"السائل" - ترجمة من عربي إلى تركي

• sıvı
• sıvıyı
• sıvısı
• sıvının
• sıvıya
• sıvısını
• Likit
• sıvıdan
• sperm
• sıvıyla
• sıvısında
• sıvılar
• sıvısından
• sıvısının
• semen

sıvı yakıtlara bağımlılığımız, bu salınımları önlemeyi gerçekten zor hale getiriyor.
يجعل اعتمادنا على الوقود السائل هذه الانبعاثات من الصعب جدًا تجنبها.

Bir gezegenin yüzeyinde sıvı halde su olması için 3 şey önemlidir:
هنالك ثلاثة عوامل ضرورية كي يوجد الماء السائل على سطح كوكب ما.

Tamam, ben sıvı Adam'ın ceketini alıp bir şeyler bulmaya çalışayım.
حسناً سأخذ سترة الرجل السائل لأرى ما أستطيع إيجاده سأحرق هذا

Bu süreci bir başlattığınızda, aslında, bir önceki fermente edilmiş sıvıyı yeniden değerlendirebiliyorsunuz.
وبمجرد أن تجعل العملية تستمر، يمكن في الواقع إعادة تدوير السائل المخمر السابق.

İnsan gözünün camsı ve akışkan sıvısı... bir nesnenin içinde yansımasına olanak tanır.
السائل المائي و الخلط الزجاجي في العين البشرية يسمح للصورة بأن تنعكس فيها

Ve modelimizi katman-katman yaratıyoruz, ve modeli sıvının dışına doğru çıkarıyoruz.
وشريحة فوق الأخرى، يتم إنشاء النموذج، ثم يتم إخراجهم من السائل.

SD-6 kasasında duran ve Cole'un almak istediği sıvı vardı ya?
أتتذكرين قارورة السائل التى أرادها كول من قبو الـ إس دي

Nihayet 15. günde kurtçukların kahverengi bir sıvı içinde yüzdüğünü görebilirsiniz..
أخيراً في اليوم 15 تلاحظون أن الشرنقات تسبح في السائل البني

Gerçekten. Artık düzeneği yukarı çıkarmaya yetecek kadar sıvı çeliğimiz var.
لدينا الآن ما يكفي من الفولاذ السائل لنقوم بضخه تحت الحفريات

Dün gece onu öldüren sıvı nitrojendi, ama midesindeki ülserin sebebi bu değildi.
النيتروجين السائل قتله ليلة أمس، ولكن لم يكن السبب فى تقرح بطانة معدته

Bunları öksürürerek dışarı atarsın ve gerisi sıvı olarak gelir.
ثم تكحي أنتي هذه الخلايا و يخرج الباقي مثل السائل

Sorun sentezle ilgiliyse, göğsüne daha fazla sıvı akar ve kalbi sorun çıkartır.
ان كانت مشكلة تصنع المزيد من السائل سيتسرب الى رئتيه و سيفشل قلبه

Subaraknoid aralıkta oluşan şişkinlik serebrospinal sıvı akışını tıkıyor olabilir.
تمنع تدفق السائل النخاعي الشوكي ذلك يعني ان الضرر دائم

Daha güçlü bir şeye ihtiyacınız varsa, belki de o sıvı Kevlar'ı kullanabilrisiniz. Örneğin; dıştaki damarları değiştirmek için. Belki de tüm kemiği.
وربما يمكن إستخدام ذاك الكيلفر السائل إن احتجتم إلى شيء أقوى لتعويض الأوردة الطيفية، أو ربما عظمة بأكملها.

Helyum atomlarının birbirinden çok uzak olması gerekliydi. Ama ne yazık ki sıvı helyumda, helyum atomları birbirlerinin üzerine binmiş halededirler.
نعم .. ذرات هيليوم متباعدة ولكن لسوء الحظ .. في الهيليوم السائل تكون ذرات الهيليوم متراصة فوق بعضها البعض

Elektrik, ısı enerjisi ve değerli ürünler elde etmek için sıvı florürlü toryum reaktöründe yakıt olarak kullanılabilir.
يمكن استخدامه في مفاعلات فلوريد الثوريوم السائل لإنتاج طاقة كهربائية وحرارة وغيرها من المنتجات القيّمة.

Şişe kapağının sıvıyı dışarı sızdırmaması dışında daha önemli görevi vardır!"
هناك أكثر من غطاء قنينة تبقي على تسرب السائل من الزجاج

Tek bir yolu var. O da sıvıyı MNU'dan geri almak.
هناك طريقه للخروج مِن هذا المأزق أن نُعيد السائل مِن المُنظّمة

Eğer bir alıcı, belirli bir ilaç ya da iç sıvısı tarafından uzun süre ağır bombardımana tutulursa, bayağı çekip kısalacaktır.
إذا أخذنا مستقبلاً محدداً لنوع محدد من العقار أو السائل الداخلي و عرضناه للقصف بشكل مكثف لمدة طويلة فإنه فعلياً سيتقلص

Bu sıvının içindeki çip uzun menzilli takip cihazı var.
الرقاقه هذه الغارقه فى السائل هى جهاز إرسال بعيد المدى

Beheri elinizle kaşık eridiğinde metalin sıvıya dönüştüğü kimyasal işlem gözükmesin diye kapattınız.
قمت بتغطية الكأس بيدك لإخفاء عملية كيميائية ملعقة الصلب تتحول إلى معدن السائل

beyin-omurilik sıvısını kullanarak hücreler arasında biriken artıkları süpürüp dışarı atıyor.
تستعمل السائل الدماغي الشوكي لغسل المخلفات السامة التي تتراكم بين الخلايا.

Şimdi kendi Likit nitrojenimiz var.
الآن لدينا النيتروجين السائل الخاص بنا.

Burada evrimin milyonlarca yıllık süreçte tasarladığı sıvıdan söz ediyoruz.
ذلك هو السائل الذي تمّ تصميمه بالتطور خلال ملايين السنين.

Bulduğum sperm izine göre, ölmeden hemen önce bir cinsel ilişkiye girmiş.
من السائل المنوي الذي وجدته لقد قامت بالجنس قبل وفاتها بوقت قصير

İskeletsel destek basınçlandırılmış bir sıvıyla onu çevreleyen, gergin ve fibriller tarafından desteklenen bir duvar arasındaki etkileşimden geliyor.
الدعم الهيكلي القادم من التفاعل بين السائل المضغوط والجدار المحيط من النسيج والذي يجتمع في التوتر والبروتينات الليفية المعززة

Fark etmez. Kan ve beyin-omurilik sıvısında parazite dair bulgu yoktu.
لا يهم، عينات الدم و السائل المخيشوكي لا تشير لوجود طفيليات

Beyninin salgıladığı sıvılar beyni kontrol edebilen bir kimyasal madde görevi görüyor.
ان السائل الخفي الذي يسري في عقله يعمل كمتحكم في عقل الاخرين

Beyninde ziyafet veren küçük böcekler tatlıya geçmeden beyin omurilik sıvısından örnek alın.
خذوا عينة من السائل المخي شوكي قبل أن تنتقل الحشرات التي تحتفل في مخه إلى الحلو

Su sıvısının ek bir avantajı var: Şöyle ki; nispeten ısıca sabit, yani ısıda geniş değişimlere karşı molekülleri koruyabileceği anlamına geliyor.
للماء السائل فائدة إضافيّة وهي أنّه ثابت نسبياً في الحرارة، وهذا يعني أنّ بإمكانه عزل الجزيئات عندما يحصل تحوّلات كبيرة في الحرارة.

Sonra da hemşireyle semen tahliliniz için bir randevu belirlemek istiyorum.
وبعدها حدّد موعدا لدى الممرضة لعيّنة السائل المنوي