O yaşlı adam Batı Yakası'nın en büyük mafya babası. | Open Subtitles | ذلك العجوز كان من أكبر أسياد الجريمة في الساحل الغربي |
Onlara Sparazza'yı vereceğim, Batı Yakası birliğine hediye paketi olarak. | Open Subtitles | ساعطيهم سابرازا و الساحل الغربي باكمله علي طبق من ذهب |
Size bahsetmekte olduğum bu sistem, Batı Kıyısı açıkları -- tektonik plakalara bir arada, Juan de Fuca tektonik plakası. | TED | إذاً هذا هو النظام الذي أتحدث عنه من الساحل الغربي – متوافقا مع الصفيحة التكتونية صفيحة خوان دي فوكا التكتونية |
Burada batı kıyısında, sizler de ormanlarınızı tahrip ettiniz. | TED | هنا ، على الساحل الغربي ، لقد هدمتم غاباتكم. |
East Coast'a karşı West Coast olayına noktayı koyan ben oldum. | Open Subtitles | انا من وضع حدا لهذه كان الساحل الشرقي مقابل الساحل الغربي. |
Başkomiser, o imzaya ihtiyacımız var yoksa tüm Batı sahili buzla kaplanacak. | Open Subtitles | كابتن، نحتاح لذلك التوقيع وإلا فإن الساحل الغربي بأكمله سيكون مغطى بالجليد |
Önümüzdeki dönemin Batı Yakasındaki en büyük partisini kaçırmaya niyetim yok. | Open Subtitles | اعتقدت أني لن أفوت علي أكبر حفلة تقام على الساحل الغربي و التي كنت أتطلع إليها طوال الفصل الدراسي |
Kaliforniya'da, Batı yakasında veya dünyanın başka yerlerinde yaşayan arkadaşların, ailen veya iş arkadaşların olduğunu düşün. | TED | فكر في أصدقائك وأهلك وزملاء عملك في كاليفورنيا، على الساحل الغربي أو في مناطق أخرى من العالم. |
Biyoloji ve fizik alanında Batı Yakası'nın en iyi okuludur. | Open Subtitles | إنها أفضل جامعة في الساحل الغربي في الأحياء العلوم والفيزيائية. |
Çocuklarına daha yakın olmak için Batı Yakası'na taşınmaya karar vermişti ve uzun mesafeli bir ilişki de istemiyordu. | TED | قررت الانتقال إلى الساحل الغربي لتكون قريبة من أولادها، ولم ترغب في علاقة عن بعد. |
Teğmen Kali, beş yıl önce tanıştığım Batı Yakası'ndan bir sokak ressamı. | Open Subtitles | لاتيني كيلي هو رسام من الساحل الغربي , قتل في الشوارع قبل خمسة سنين |
Doğu Yakası'nda "şeytanın bacağını kır" Batı Yakası'nda "dişini kır" demek. | Open Subtitles | "في الساحل الشرقي "الساق المكسورة "وفي الساحل الغربي " فقدانك لسن |
Beraberken Batı Yakası'nda yapabileceğim bir iş teklifi aldığımı öğreneceğini biliyordum. | Open Subtitles | كنت اعرف انك ستجدين هذا العرض عندما كنا معا لي لكي اعمل على الساحل الغربي |
Bunların yaklaşık üçte biri, çoğu Batı Kıyısı'na yerleşmiş ve yıllardır orada yaşayan göçmenlerdi. | TED | حوالي الثلث منهم مهاجرين، الكثير من الذين استقروا في الساحل الغربي وعاشوا هناك لعقود. |
96'da tuhaf birkaç şarkı duymuşlar. Ve bu tuhaf şarkıların tipik Batı Kıyısı balinalarına ait olduğu ortaya çıkmış. | TED | ولكن في عام 96 بدا العلماء بالاستماع الى نغمات غريبة وقد تبين ان تلك النغمات هي نغمات حيتان الساحل الغربي |
Şey, gelmeli. Bu batı kıyısında örgütlü suç işleyen önde gelen kişilerden bazılarının bir listesi... | Open Subtitles | لابد من ذلك إنها قائمة أعلى عشر زعماء جريمة منظمة في الساحل الغربي |
Bay Başkan, batı kıyısında bir AWAC'ımız var. | Open Subtitles | سيدي الرئيس لدينا طائرة أستطلاع على الساحل الغربي |
Onu heyecanlandırma ama ilk West Coast rakamları geldi... | Open Subtitles | لا تجعله يتحمّس، أولى أرقام الساحل الغربي وردت، |
Onu heyecanlandırma ama ilk West Coast rakamları geldi... | Open Subtitles | لا تجعله يتحمّس، أولى أرقام الساحل الغربي وردت، |
Batı sahili'nin en prestijli psikiyatri kliniğinin yöneticisi. | Open Subtitles | رئيس معهد الطب النفسي الرفيع المستوى المعروف في الساحل الغربي |
Bu onun Batı Yakasındaki büyük kaçakçılık işini bir arada tutmasına engel olmadı. | Open Subtitles | ذلك لم يمنعه من بناء أكبر عمليات التهريب المشهورة في الساحل الغربي |
- Karısına. O, onun karısı. - Batı yakasında kaç tane bakkal var? | Open Subtitles | زوجته، إنها زوجته كم عدد المتاجر علي الساحل الغربي |
Belalı adam. Meksikalılar haricinde batı yakasının en büyük eroin dağıtıcısı. | Open Subtitles | رجل سيء، خارج الحدود المكسيكية إنه أكبر موزع هيروين على الساحل الغربي |
Ve o zaman gercekten zeki olmak zorunda olduğuma karar verdim. Bu işi batı sahiline taşıyabilirdim. | TED | وبعدها قررت أنني يجب أن أكون ذكياً، يجب أن أغتنم فرصة هذا العمل في الساحل الغربي. |
Şimdi Kuzey Amerika'nın batı yakasına gittiğimizi ve gece gökyüzüne baktığımızı hayal edelim. İşte bir bahar gecesi göreceğimiz manzara. | TED | الآن, إذا تخيلنا التوجه إلى الساحل الغربي لأمريكا الشمالية والنظر عبر السماء ليلاً هذا ما سنراه في ليلة من فصل الربيع |
Almanya'nın Avrupa'nın batı sahilindeki istihkamlarını gösteren Atlantik Duvarı'nın haritasını çaldı. | Open Subtitles | (الذي سرق خريطة (أتلانتِك وول (الخاصة بـ(ألمانيا تحصيناتهم على مدى (الساحل الغربي لـ(أوربا |
Bergen ülkenin batı kıyısındaki fiyortlarda küçük bir kent. | Open Subtitles | وهي بلدة صغيرة في المضايق من الساحل الغربي. |
Şimdi, bugünün Fransa'sı Galya'nın batı kıyısının yakınındaki tarım yapan küçük bir köyde Veneti kabilesinde oturan bir druid. | TED | هي الآن كاهنة مقيمة لقبيلة فينتي في قرية زراعية صغيرة بالقرب من الساحل الغربي لغال فيما يعرف الآن بفرنسا. |