O orospu çocuğuna dedin mi onu görmek için 5000 km yol geldiğimizi? | Open Subtitles | هل قلت لإبن السافلة اننا قدنا لمسافة 3000 ميل كي نلتقي به ؟ |
Tamam. orospu çocuğu, Bronx'a giden tüm yol boyunca beni aşmak zorunda! | Open Subtitles | هذا الأبن السافلة شغلني على طول الطريق الى البرونكس |
Vay kaltak ! ben yapmadan Wong' u kendi harcayabileceğini sanıyor. | Open Subtitles | تلك السافلة ، أتظن أنها تستطيع أن تقضي على وانج قبلي |
Seni görür görmez, ...seni, kahrolası sıkıcı küçük lanet sürtük, ...diğer tarafa dönmeliydim! | Open Subtitles | أيتها المهوسة اللعينة السافلة الصغيرة كان يجدر بى الذهاب فى اتجاه لعين آخر |
O kaltağı aramanı istiyorum, bu iş bitti. | Open Subtitles | أريد منكِ أن تتصلي بتلك السافلة. لا نريد منها معالجتها بعد الآن. |
Gel buraya, lanet fahişe. Oynamak mı istiyorsun, sürtük? | Open Subtitles | أيتها السافلة اللعينة, تريدين العبث معي؟ |
Seni orospu çocuğu! Bu benim taksim! Çık! | Open Subtitles | حسنا يا إبن السافلة هذا السيارة لي, أخرج |
O orospu polisin birini bacağından vurduğunda kendi kendini öldürdü. | Open Subtitles | السافلة قتلت نفسها عندما أطلقت الرصاص على قدم شرطى. |
orospu çocukları. | Open Subtitles | من يريد هذا الهراء ؟ هيا يا ابن السافلة أحضره |
orospu! Bununla uğraşmak istemezsin. | Open Subtitles | أيتها السافلة أنت لا تريدين أن تفعلي هذا |
Doğru ama 25 yıl önce beni sırtımdan bıçakladın kaltak! | Open Subtitles | هذا صحيح، لكنكِ غدرتي بي منذ 25 سنة أيتها السافلة |
Git de bize hamburger mamburger bir şey getir, seni geri zekalı kaltak. | Open Subtitles | لم لا تجلبي لنا بعض الغذاء أيتها السافلة اللعينة؟ |
Bu kaltak bizi hor görüyor. Buna nasıl cesaret edersin kaltak? | Open Subtitles | إنّ السافلة تعتقد بأنّنا هراء كيف تتجرّأين أيتها السافلة |
Biliyorsun, içimden atabilmek için üç saat aralıksız küfür ettim, seni salak sürtük. | Open Subtitles | تعرفين ,لقد قضيت ثلاث ساعات ملعونة لإبعاد الأمر عن تفكيري أيتها السافلة الغبية |
O sürtük burada değil. Ayrıca gerçek polis çağırdım ben. | Open Subtitles | السافلة ليست هنا يا رجل وقد إتصلتُ برجال الشرطة الحقيقيين |
O Mara. Tüm bu ızdırabı buraya getiren sürtük o. | Open Subtitles | انها السافلة مارا التي جلبت كل هذا البؤس الى هنا |
O kaltağı iyice kızartacağım. | Open Subtitles | طفح الكيل . سأقوم بقلي هذه السافلة حتى تصبح مقرمشة |
Bana kalan yüzü görmemen çok büyük şanssızlık fahişe! | Open Subtitles | من المؤسف أنّك لم تري وجهي أيّتها السافلة |
- Koyduğumun sürtüğü! - Tony, dur. Ona ihtiyacımız var. | Open Subtitles | ـ أيتها السافلة ـ لا تفعل ذلك، نحن بحاجة إليها |
İnşallah t..k kanseri olursun seni şerefsiz herif. | Open Subtitles | ارجوا ان يكون لديك سرطان مستعصي يابن السافلة |
Kaseti çıkartmazsan sıkarım kafana. Çıkartsana kahpe. | Open Subtitles | يا سافلة , إن لم تخرجيه ,سأقضي عليك أتها السافلة , أخرجيه في الحال |
Benim seni sevdiğimden daha fazla sevemezsin, seni seksi kancık. | Open Subtitles | ليس أكثر من حبي لكِ أيتها السافلة المثيرة |
İtiyorum seni küçük pislik! | Open Subtitles | ادفعى أنا أدفع أيّتها النجمة السافلة الصغيرة |
Ben ölmeye hazırım, piç kurusu. Peki ya sen? | Open Subtitles | أنا مستعد للموت يا ابن السافلة ماذا عنك؟ |
O gece Justine gerçekten pek çok farklı grubu bir araya getiriyordu, hayırseverlerden "o kaltağa tecavüz edin" diyenlere kadar. | TED | قامت جوستين تلك الليلة بتوحيد العديد من المجموعات، من فاعل الخير إلى "إغتصاب السافلة" |
Başınız sağ olsun. Benim kaybım değil. Beni şuradaki şırfıntı için terk etmişti. | Open Subtitles | ليست خسارتي لقد تركني لهذه السافلة التي هناك . |
Aynen öyle. Maskeli balodaki şu sürtükle dans edişini saymazsak, şu ana dek kesinlikle tek eşliydi. | Open Subtitles | بالضبط ، أعنى أنه باستثناء رقصه مع تلك السافلة من الحفلة التنكرية |