| Ama gerçek mutluluğu aramak tarifi imkansız. ve kesinlikle umutsuz olaylara gebedir. | Open Subtitles | لكن البحث عن السعادة الحقيقية قاد لأحداث ..غير متوقعة |
| Bu kutunun içinde gerçek mutluluğu bulacaksın. | Open Subtitles | صندوق السعادة. بداخل هذا الصندوق، ستجدين السعادة الحقيقية. |
| Tek başına mutlu olabildiğinde, gerçek mutluluğu bulacaksın. | Open Subtitles | السعادة الحقيقية هي أن تكوني سعيدة لنفسكِ |
| Ama onun unuttuğu şudur ki bilinç olmaksızın, gerçek mutluluğa ulaşmak için hiç bir yolu yoktu ve hatta aşkınlık ihtimali de. | TED | لكنه نسي ايضا انه بدون الوعي لن يحصل على السعادة الحقيقية وحتى في إمكانية التعالي |
| Onu alınca gerçek mutluluğa ulaşacağımı sanırdım. | Open Subtitles | كنت أظن أن حصولي على واحد منها يعني السعادة الحقيقية. |
| Ama bugün burada, seninle beraber olmam Gerçek mutluluğun mümkün olduğunu anlamamı sağladı. | Open Subtitles | لكن كوني هنا معك اليوم يجعلني أعلم أن السعادة الحقيقية ممكنة |
| Bana olan aşkının hayatta tattığım tek gerçek mutluluk olduğunu söyleyin. | Open Subtitles | أخبرها .. أن حبها كان السعادة الحقيقية الوحيدة التي عرفتها مطلقاً. |
| Peter Adler gibi birinde gerçek mutluluğu bulacağını göremeyecek karakterde olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | كنت أشك بأن لديكِ المقدرة لإدراك بأن شخص مثل بيتر ادلر هو من تكمن لديه السعادة الحقيقية |
| Senin gerçek mutluluğu bulacağın konusunda... hiç şüphem yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي شك في ذهني انك ,لافون هايز سوف تجد السعادة الحقيقية |
| Uchiha ve Senju güçlerini elde edebilen kişi gerçek mutluluğu bulabilir. | Open Subtitles | وذلك التفسير الآخر هو أنَّ السعادة الحقيقية يُمكن امتلاكها حينما يمتلكُ المرء قوى الأوتشيها والسينجو |
| Şirketler, reklam yoluyla toplumu, mutluluğun maddesel şeylere bağlı olduğuna, gerçek mutluluğu sadece, yıllık, mevsimlik, haftalık kazancımızla her gün alınabilecek yeni şeylerle elde edilebileceğine inandırmaya çalışıyor. | Open Subtitles | الشركات، من خلال الإعلانات، جعلت المجتمع يعتقدون ويستند أن السعادة في الأشياء، ويمكن تحقيق ذلك السعادة الحقيقية فقط |
| Marge'la tanışana kadar gerçek mutluluğu hiç tatmadım. | Open Subtitles | {\pos(192,220)}لم أجد السعادة الحقيقية قط (حتى إلتقيتُ بـ(مارج |
| Bu Light'ın benden istediği, bir kadının gerçek mutluluğu. | Open Subtitles | هذا ما يتمناه (لايت) لي ، السعادة الحقيقية للمرأة |
| Dördüncü boşanmasının ardından "gerçek mutluluğu" bulduğunda onunla sadece birkaç hafta yatacağına yemin etti. | Open Subtitles | بعد طلاقه الرابع "لقد وجد(فرانك)"السعادة الحقيقية انه يذهب فقط للنوم معها لعدة أسابيع |
| Ancak iki zıt güç bir olunca gerçek mutluluğa erişilebilir yazıyor demiştim. | Open Subtitles | :كان محفورًا على اللوح الحجري ."تكمُن السعادة الحقيقية حينما تتحد قوتان متضادتان |
| Benim kutsal görevim gerçek mutluluğa giden yollarda, size yol göstermek. | Open Subtitles | إنه من واجبي المقدس أن أقدمك الى طرق السعادة الحقيقية |
| Sona geldik, sanırım Howard Moskowitz'in en güzel dersi şuydu. İnsanoğlunun çeşitliliğini kucaklayarak, gerçek mutluluğa giden daha emin bir yol bulabiliriz. | TED | هذه هي النهاية, و اعتقد أن أكثر دروس هاورد موسكوويتس جمالا هي تبنيه للتنوع بين البشر, سوف نجد طريقة أكثر يقينا نحو السعادة الحقيقية. |
| "Çoğu insan Gerçek mutluluğun kaynağı konusunda yanılır. "gerçek mutluluk için kendini tatmin etmek değil, | Open Subtitles | "كثير من الأشخاص لديهم فكرة خاطئة عن ماهية السعادة الحقيقية" |
| Ve şimdi Gerçek mutluluğun ne olabileceğini keşfettim. | Open Subtitles | اكتشفت كيف يمكن أن تكون السعادة الحقيقية يا (إدنا). |
| Gerçek mutluluğun işareti. | Open Subtitles | أجل، دليل السعادة الحقيقية |
| Bekar insanlar gerçek mutluluk ne bilmiyorlar. | Open Subtitles | الغير متزوجات لا يعرفن ما هي السعادة الحقيقية |