Açıkçası, fokurdayan bir zehrin içine düşmek insanı bayağa bitkinleştiriyor. | Open Subtitles | يتضح أن السقوط في وعاء من فقاقيع السم يصيبك بالإرهاق |
O kadar yüksekten düşmek ölümle sonuçlanabilir, ayrıca Guts ok yarası almıştı. | Open Subtitles | السقوط من هذا الارتفاع يمكن أن يكون قاتلاً وجاتس كان مصاباً بسهم |
Bugüne kadar da düşüş henüz durmuş değil. Hala daha düşüyorum. | TED | و إلى حد اليوم لم يتوقف ذلك السقوط ؛ لازلت أسقط. |
Hem de boynunun düşme sonucu o hale gelme ihtimali... herhalde binde bir. | Open Subtitles | بالإضافة إلي أن السقوط لا يبقي رقبته هكذا ماعدا فرصة واحدة في الألف |
Tam seni arabadan düşmeden kurtarmaya uzanıyorken, sen beni ittin. | Open Subtitles | وابتعدتِ عندما حاولت الوصول إليكِ لأنقذك من السقوط خارج السيارة |
Burada o kadar da belli olmayan, göremeyeceğiniz şey ise yürümenin ve düşmekten korunmanın psikolojik olarak tüketici olduğu. | TED | وشيء آخر غير واضح ولا يمكنكم مشاهدته وهو أنه يستنزف من الناحية النفسية أن تمشي وتحاول أن تمنع نفسك من السقوط |
Bundan sonra yine revizeler yaptık, ama birçok kez düşmeye devam ettik. | TED | عندها شرعنا في تحسين النموذج، ولكننا استمرينا في السقوط كثيرا. |
Boğulmak üzere olanları kurtaracağım, der, ilk arkadaş, şelaleden düşmek üzere olanları. | TED | سيقول الصديق الأول: “سأقوم بإنقاذ أولئك “الذين هم على وشك الغرق” الذين هم في خطر السقوط من الشلال |
Vücudum kendi kendine derinlere düşmek için yeterli derecede yoğun ve ağırdır. "Serbest düşüş fazı" olarak anlandırılan faza girerim. | TED | جسمي ثقيل وكثيف بما يكفي للسقوط الحرّ في الأعماق ثم نصل لما نسميه مرحلة السقوط الحرّ. |
Şimdi tavanın kilit noktasındayız, bütün her şeyin zirvesinde, sanki yerinden bizim alanımıza düşmek üzereymiş gibi görünen, bizim alanımıza giren bir figür ile. | TED | و الآن نحن عند حجر زاوية السقف، ذروة الأمر برمته، بصورة يبدو فيها و كأنه على وشك السقوط من فضائه إلى فضائنا، متخطيا إياه. |
Burada yukarıda başlıyor, ama sonra serbest bir düşüş var. | TED | النسبة تبدأ من الأعلى هنا, لكنها بعد ذلك تبدأ في السقوط الحر. |
"düşüş", son kuş geri gelene kadar huzursuzluğun bitmeyeceğini söyleyen mitolojik inanışı keşfediyor. | TED | "السقوط" يكشف الاعتقاد الأسطوري بأنه ستكون هناك اضطرابات حتى يتم إرجاع الطائر الأخير. |
Unutmayın, eğer havada sizi bilinçsiz hâle getirecek bir çarpışma yaşarsanız, yere çarpana kadar serbest düşme yaşayacaksınız. | TED | ياصاح و الآن تذكر أنك إذا اصطدمت في الجو سيجعلك تفقد الوعي و سوف تعاني من السقوط إلى أن ترتطم بالأرض |
Elbette bu bütün o görsel referanslar sayesinde --benim için--hepsinin içinde en uç noktadaki serbest düşme duygusu. | TED | أنها بالتأكيد ، لي ، هي الأحساس الأعظم بكون السقوط الحر مع كل المرئيات ذات العلاقة |
Ama 20.den sonra düz bir çizgide düşmeden yürüyebiliyor. | TED | ولكن الآن بعد الجيل العشرين تمكن من السير في خط مستقيم دون السقوط. |
Belki de düşmekten korkuyorsundur. Yükseklik canını mı sıktı? | Open Subtitles | ربما تشعر بالفزع الشديد من السقوط هل السقوط من هذا العلوّ يزعجك ؟ |
Karın üstü düşmeye çalıştığımı söylediğimi hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر في الحقيقة قول، بأني قصدت السقوط على بطني |
Sığ bir suya düşüp de hayatta kalmanın anahtarı bedeninizin ağırlığını azaltmaktır. | Open Subtitles | السر في النجاة من السقوط في المياة الضحلة هو تبديل كتلة جسمك |
Ve, Radyoaktif Serpinti Çocuğu seçmek için şehrimizde seçmeler düzenleyecek. | Open Subtitles | وسيجرون التجارب لاختيار طفل ليؤدي دور: فتى السقوط |
düşüşten önce, bazı melekler dünyaya geldi ve insanlarla evlendi. | Open Subtitles | قبل السقوط, بعض الملائكة أتوا للأرض و تزوجوا من البشر |
Robotun hemen düşmesini bekliyordum çünkü hiç sensör veya hızlı döngü yok. | TED | كنت أتوقع السقوط الفوري للروبوت، بسبب انعدام أجهزة الاستشعار وردود الفعل السريعة. |
Yoksa Yaşlı olarak kadar rüzgar varsa, ben lütuf düşerek, izin vermeyeceğim biliyor musunuz? | Open Subtitles | ، أو إذا بقيت معكم كأحد من الكبار كيف تعرفون أنني لن أغادر ، عبر السقوط من النعيم ؟ |
Unutmayın onu öldüren düşmesi değil, en aşağıdayken birden durması. | TED | تذكر، ليس السقوط هو الذي قتلها لكن التوقف المفاجئ في القعر |
Prem abi, normalde bu yükseklikten düşen bir insan ölür. | Open Subtitles | اخبي بريم,عادة بعد بعد السقوط من هذا الارتفاع الاشخاص يموتون |
Aşağı yukarı 20 yıl önceydi serbest düşüşü keşfettim. | TED | إ. ر: حدث هذا منذ 20 سنة حين اكتشفت السقوط الحر. |
Fan ve ışklar düşmeyi göründüğünden daha kötü gösteriyor, o kadar. | Open Subtitles | الأضواء و المراوح تجعل السقوط أسوأ مما تظن |