Bu da bizim malları ve servisleri satın almadan daha kolay ve ucuza kullanmamızı sağlıyor. | TED | وهذا يجعل الوصول إلى السلع والخدمات في معظم الأحيان، أكثر راحة وأقل كلفة من امتلاكهم. |
Bana öyle geldi ki, koskoca sivil toplum dünyasında birisinin çıkıp kamu malları piyasası diye bir şey yaratması gerekiyordu. | TED | ولقد وضح لي أنه في العالم الغير حكومي هذا، يحتاج الشخص ليفكر حول تنظيم أسواق السلع العامة. |
Nüfusumuzun yüzde biri, dünya üzerindeki tüm mal ve hizmetlerin yüzde kırkına sahip. | TED | واحد في المئة من لنا تملك 40 في المائة من جميع السلع والخدمات. |
Çünkü bu farklı diller biraz önce gördüğümüz gibi, malların ve fikirlerin ve teknolojilerin ve bilgeliğin değişimine karşı bir engel oluşturuyor. | TED | لأن كل اللغات المختلفة تشكل عائقاً، كما رأينا، في وجه نشر السلع والأفكار والتقنيات والمعرفة. |
Neden kapitalizm geliştikçe, işten gelebilecek maddi olmayan tatminlerin hepsini yok eden mallar ve hizmetleri üreten bir model yarattık? | TED | لماذا كان كالرأسمالية المطورة خلقت نمط لإنتاج السلع و الخدمات بحيث يكون كل الرضا الروحي الذي قد يأتي من عمل ، منبوذ ؟ |
Max? Bir dava talebim vardı. Bazı eşyaları taşımam lazım da. | Open Subtitles | لدي تذكرة دعوة انني بحاجة لتبضع بعض من السلع |
ACME yöneticisinin amacı tüm nüfusu maymun kölelere çevirip... kalitesiz ACME ürünlerini onlara ürettirip sonra da... maymunları tekrar insan çevirip ürünleri onlara satmak. | Open Subtitles | هذا الشيء يحوّل السكان إلى قرود ثمّ يصنع السلع ويعيدهم والناس ستشتري المادة |
Bir AVM'ye ürün ikmali kolaydır. | TED | فتوصيل السلع إلى المراكز التجارية أمر سهل. |
Göz açtırmıyorlar. malları almak gittikçe zorlaşıyor. | Open Subtitles | إنهم ضيقو الخناق ومن الصعب الحصول على السلع |
Özel çiftlikler zorla kamulaştırıldı, ve devlet kaynakları tüketim malları göz ardı edilerek ağır endüstriye aktarıldı. | Open Subtitles | تم تحويل ملكية المزارع ،الخاصة إلى عامة قسرًا وانصبت موارد الدولة في الصناعات الثقيلة على حساب السلع الاستهلاكية |
Keung'a malları kontrol etmesini söyle. Ve etrafta kimsenin olmadığından emin olsun. | Open Subtitles | أخبر كيونج ليتفقد السلع ويتأكّد أن لا أحد حولكم |
20.000 Amerikan Doları civarı, her yıl, ticari mal ve hizmetlere yatırılıyor. | TED | وهذا حوالي 20,000 دولاراً أمريكياً استثمرته في السلع والخدمات التجارية كل عام. |
Devletin, mal ve hizmet üretme işlerinde olmaması gerekiyor çünkü bu alanda etkin ve yetkin değil. | TED | ينبغي أن لا تتدخل الدولة في الأعمال التجارية من إنتاج السلع والخدمات لأنه غير فعال وغير كفء. |
Ama bir kez piyasaların malların karakterini değiştiğini görünce, mallara nasıl değer vereceğimizle ilgili bu büyük soruları kendi aramızda tartışmak zorundayız | TED | لكن بمجرد رؤيتنا للاسواق تغيّر طبيعة السلع، ينبغي أن نناقش بعضنا البعض حول هذه الأسئلة الأكبر حول كيفية تقييم السلع. |
JS: Eskiden -- bu eski günlere ait bir tür grafik, ticari malların veya dövizlerin trend eğilimleri vardı. | TED | جيم: في الايام الخوالي - يشبه هذا رسما بيانيّا من الأيام الخوالي، يوجد ميل للاتجاه لهذه السلع أو العملات. |
İstediğimiz maddi mallar değil. İstediğimiz ödül aslında. | TED | ما نريده حقا ليس هو السلع المادية انما هو الجوائز المعنوية المرتبطة بها |
Petrol, ticari mallar, havayolları, emlak ve para kuru. | Open Subtitles | البترول, السلع, خطوط الطيران العقارات, العملات |
Dün spor eşyaları bölümü için yeni birkaç elemanı işe aldım. | Open Subtitles | ليلة أمس وظفت رجلا جديدا بقسم السلع الريـاضية |
Sahtekârlığı gizlemek için kaliteli ürünleri indirimli ürün göstermek. | Open Subtitles | السلع الجيده المدرجه كقطع مستعمله و هذا نوع من الاحتيال |
Ya da samimi olmak gerekirse, her tür ürün reklamı için geçerlidir. | TED | أو بصراحة ، للإعلان مع كافة أنواع السلع |
Tarih boyunca dolar da dahil pek çok para birimi değerli mallarla ilişkilendirilmiş ve dolaşımdaki miktar, devletin altın ya da gümüş rezervlerine göre belirlenmiştir. | TED | على مر التاريخ، معظم العملات، بما في ذلك الدولار الأمريكي، كانت مرتبطة بقيمة السلع ومقدار تداولها اعتمادًا على احتياطي الحكومة من الذهب والفضة. |
ürünler ve hizmetler daha pahalı olmaya başladığında enflasyon olur. | TED | التضخم يحدث حين تزيد أسعار السلع والخدمات. |
Amerikan malı alan adamı severim. | Open Subtitles | انا احب الرجل الذي يشتري السلع الامريكية اخبرك بذلك |
Herşeyin bir gün birisinin mülkiyetine geçeceğini söyleyenler de var [Kanada'lılar Konseyi Başkanı] ve burada sadece mallardan bahsetmiyoruz. | Open Subtitles | هناك أولئك الذين ينوون بانه في يوم ما كل شيء سيمتلك من قبل شخص ما ونحن لا نتحدث هنا فقط عن السلع. |
Yanlış hatırlamıyorsam, spor malzemeleri işini sevmedin petrol çıkarma işini de. | Open Subtitles | لو أتذكر بشكل صحيح فأنت لم تحب وظيفة بائع السلع الرياضية أو وظيفة التنقيب عن النفط |
Tüm o pahalı eşyalar eskiden Ticaret Odası'ndaki Kızılhaç'ın şubesinde kurul üyesi olan erkek arkadaşı tarafından hediye olarak verilmiş. | TED | كل هذه السلع المكلفة أعطيت لها كهدايا من صديقها الذى كان عضواً في أحد أقسامها منظمة الصليب الأحمر في غرفة التجارة. |
Akıllı telefon devriminin yükselişinden beri doğrudan tüketiciye sunulan ürünlerin gelişimi durdu. | TED | منذ ظهور ثورة الهواتف الذكية، ظلت تجارة السلع الموجهة مباشرة إلى المستهلك في حالة ركود. |
Açıkça benimkilerden daha yetenekli profesyoneller tarafından mallarının korunacağına emin olabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تكون متأكدا له السلع ستكون حراسة جيدا قبل المتخصصين بوضوح أكثر قدرة من بلدي. |