Galiba Myrtle Plajı'nı cennette göreceğim. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا أنا سَأَرى شاطئ ميرتل مِنْ السماءِ. |
Kocamın çok inandığı cennette ona katılacağım. | Open Subtitles | سَأَنضمُّ إلى زوجَي... في السماءِ ذلك المكان الافضلً |
Ve şu Cennet ve Dünya hakkındaki konuşmalar, açıkçası, ben yutmuyorum. | Open Subtitles | وكُلّ هذا الكلامِ حول السماءِ والأرضِ بصراحة ، لا اصدق ذلك |
Demek bu yüzden Ranmaru Gökyüzüne bakarken garip şeyler söylüyordu. | Open Subtitles | لِهذا رنمارو كَانَ يَقُولُ كُلّ ذلك الجستو كان يفعله وهو ينْظرُ إلى السماءِ |
Herhalde bir 707. O bebekler gökyüzünde çok hızlı hareket eder. | Open Subtitles | من المحتمل أن تكون طائرة 707 فيمكنهم حقاً أنْ يَتحرّكوا عبر السماءِ |
Ve yalnız olduğumu düşünüyorlar. Ve şu kadın, paraşütle gökyüzünden düştü. Çok güzel bir kadın. | Open Subtitles | وهذه السيدةِ سَقطتْ مِنْ السماءِ وهي رائعةُ وأنت رائع. |
Biz gökyüzündeki kaosa karşı son savunma hattıyız. | Open Subtitles | نحن الخَطَّ الأخيرَ للدفاعِ ضدّ الفوضى في السماءِ. |
Cennetten sadece bir elveda diyecek kadar uzağız. | Open Subtitles | نحن فقط واحد مع السّلامة بعيداً عن السماءِ. |
Teğmen, bizim Gökyüzünün Kraliçesini röntgene razı et. | Open Subtitles | الملازم سيرى إذا ملكتنا ملكة السماءِ ستوافق على أخذ اشعة سينية |
Bu aşk insanı cennette yaşatır. | Open Subtitles | هذا الحبِّ يَعطيك a لَمْحَة السماءِ. |
Bu aşk insanı cennette yaşatır. | Open Subtitles | هذا الحبِّ يَعطيك a لَمْحَة السماءِ. |
Bu aşk insanı cennette yaşatır. | Open Subtitles | هذا الحبِّ يَعطيك a لَمْحَة السماءِ. |
Bu aşk insanı cennette yaşatır. | Open Subtitles | هذا الحبِّ يَعطيك a لَمْحَة السماءِ. |
Cennet'in ve Dünya'nın birleşmesinden bahsediyor. | Open Subtitles | يُصبحُ مجازيَ. يَتكلّمُ حول إتحادِ السماءِ والأرضِ. |
Evet, eğer bu objeyi paketlemezsek Pete Cennet merdivenini tırmanacak. | Open Subtitles | نعم، إذا نحن لا نُكيّسُ هذه المصنوعة اليدويةِ قريباً، بيت هنا يَقْفزُ السلم إلى السماءِ. |
Gökyüzüne " Seni seviyorum" yazısı yazmak için hiç uçak kiralamadı. | Open Subtitles | هو مَا إستأجرَ a طائرة لتَهجّي "أَحبُّك" في السماءِ. |
Gus, bugün Gökyüzüne baktın mı? Mavi, açık. | Open Subtitles | جوس، هل نَظرتَ في السماءِ اليوم؟ |
Şehrin göz kırpan ışıkları, semada yıldızlar... gökyüzünde ay. | Open Subtitles | الأضوية المُتَلألأة للمدينةِ النجوم في السماء القمر في السماءِ |
gökyüzünden düşen pisipisi, sana karşı koyamıyorum. | Open Subtitles | الهرة مِنْ السماءِ. أنا لا أَستطيعُ مُقَاوَمَتك. |
Baban şapkasıyla gökyüzündeki yıldızları alıp, ayaklarına seren adamın seni hak ettiğini söylermiş. | Open Subtitles | قالَ بأنّ الرجلَ الوحيدَ جيد بما فيه الكفاية لَك يَغْرفُ النجومَ خارج السماءِ بقبعتِه ويَضِعُهم عند قدميكَ. |
Çünkü benim annem Cennetten bana bakan bir melekti. | Open Subtitles | لأن أمَّي كَانتْ ملاكاً الذي يَنْظرُ نظرة استصغار لي مِنْ السماءِ. |
Arasıra, "Gökyüzünün Ötesinde Ne Var?" dediğimiz bir oyun oynardık. | Open Subtitles | نَلْعبُ أحياناً لعبة " اللعبة أسمها "ماذا وراء السماءِ ؟ |
Ayrıca Lucy in the Sky with Diamonds. | Open Subtitles | ولوسي في السماءِ بالماسِ. |
cennetin ve dünyanın yaratıcısı, kutsal Babamız olan Tanrı'ya inanıyorum. | Open Subtitles | أَمنُ بالله، الأب ، خالق السماءِ والأرضِ. |