Reece'in fıstık Ezmeli Kekinde öyle yaptılar ve çok başarılı oldu. | Open Subtitles | فعلوا ذلك مع الفول السوداني كوب زبدة لريس، وكان نجاحا كبيرا. |
Bir tane fıstık yiyince anaflaktik şoka giren insanlar var. | Open Subtitles | يوجد أناس معينون إذا تناولوا ..الفول السوداني يصابون بصدمة حساسية |
Yani şimdi fıstık yemeyi yasaklayıp, Tanrı'yı fıstığı yarattığı için dava mı edeceğiz? | Open Subtitles | الآن هل معنى هذا أن نقوم بحظر الفول السوداني ونقاضي الرب لأنه خلقه؟ |
Bir fıstık ezmesi reklâmında oynaması için bebek aradıkları bir ilan gördük de. | Open Subtitles | رأينا إعلان يبحثون فيه عن طفل صغير للظهور في إعلان زبدة الفول السوداني |
fındık yağı ve selülit sandviçleriyle beslendik | Open Subtitles | نعيش في زبدة السوداني وساندويتش السليولايت |
Bir paket Yer fıstık yemiş ve fıstık proteinleri bulaşıcı olabilir. | Open Subtitles | اكل كيسا من الفستق السوداني و البروتينات الموجودة فيه قد تنتقل |
Beni mecbur edemezsiniz ve fıstık ezmesini özel yerlerime fazlaca süremezsiniz. | Open Subtitles | لاتستطيع ان تثبتني وتدهني بزبدة فول السوداني على جسمي الخاص بي. |
fıstık ezmesiyle kaplı olmadıkça bir daha asla öyle bir hapı yutmam. | Open Subtitles | لن أتناول حبوب كهذه مجدداً إلا لو كانت مغطاة بزبدة الفول السوداني |
İlk önce 'klik' sesiyle bir tür yiyecek ödülünü ilişkilendiririz. ki bu ödül şırınga içerisine konmuş muz ve fıstık ezmesidir. | TED | بادئ ذي بدء ، ونضم الصوت فوق مع المكافأة الغذائية، الذي هو الموز والفول السوداني المهروس معا في حقنة. |
200.000 kavanoz fıstık ezmesi ve 365.000'den fazla Sevgililer günü kartı topladık. | TED | لقد جمعنا 200000 جرة من زبدة الفول السوداني وأكثر من 365000 بطاقة عيد الحب. |
Burada benim için önemli olan, kargaları fıstık toplamak için eğitebileceğimiz değil. | TED | إذاً الشئ المهم حول هذا بالنسبة لي ليس أنه يمكننا تدريب الغربان لإلتقاط الفول السوداني. |
Sanırım fıstık ezmesi yemekten bu kadar uzadı. | Open Subtitles | يجب أن يكون من زبدة الفول السوداني إنها من فعلت ذلك. |
Sürekli fıstık ezmesi yediği için herkes onun deli olduğunu düşünürdü. | Open Subtitles | الجميع يعتقد انه مجنون ، الطريقة التي كان يتناول بها زبدة الفول السوداني. |
Hortumlu kırıcı, Yer fıstığı öğütücü ezip kıymaya çevirebilecek ürkütücü popo. | Open Subtitles | صاحب الخرطوم المدمر ، قاذف الفول السوداني لَرُبَّمَا حتى أكثر رعب |
Tek bildiğim; fındık fıstık Yer gibi anti asit ilaç atıştırdığım. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أنني ظهرت مضادات الحموضة مثل الفول السوداني انهم الكوكتيل. |
Pekâlâ. Üzerinizdeki tüm fıstıkları ve fıstıklı çikolataları bana verin. | Open Subtitles | حسناً، أعطوني كل الفول السوداني، والشوكلاتة المغطاة بالفول السوداني، والحلوى التي تحوي الفول السوداني |
Peynirsiz, turşulu, acı soslu ve fıstık ezmeli. | Open Subtitles | بيتزا بدون جبن مع المخللات والتاباسكو وزبدة الفول السوداني |
O Sudan Delegasyon başkan yardımcısı değil mi? | Open Subtitles | أليس هذا المكان لنائب رئيس الوفد السوداني ؟ |
Ve bir göktaşına yakından baktığınızda bir çeşit eğri fıstığa benzer. | Open Subtitles | وعندما تنظرون عن قرب لكويكب فيبدو أشبه بالفول السوداني غير المنتظم |
Ben pek bir şey yapmadım aslında, öksürük şurubuna bandırılmış fıstıklar sağ olsun. | Open Subtitles | لم تكن قدرتي في الغالب بقدر ما كانت قدرة الفول السوداني علي جذبهم |
sonra bozuk paraları ve fıstıkları makinenin altına koyuyoruz. Ve zamanla kargalar gelip, fıstıkları yiyorlar | TED | ونضع عملات نقدية وفول سوداني حول قاعدة الآلة. ومن البديهي ان تأتي الغربان وتأكل الفول السوداني |
fıstık ezmesi mi? Yerfıstığına alerjin var. | Open Subtitles | هيا , انت لديك حساسية من الفول السوداني ؟ |
çikolatalı ve fıstık ezmeli turtam var. | Open Subtitles | عندي فطيرة شوكولاتة بزبدة الفول السوداني. |