ويكيبيديا

    "الشاطيء" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • sahilde
        
    • sahile
        
    • sahil
        
    • plajda
        
    • kıyıya
        
    • plaja
        
    • Sahilden
        
    • kumsalda
        
    • plaj
        
    • sahildeki
        
    • Kumsaldaki
        
    • kumsala
        
    • Beach
        
    • sahili
        
    • kumsal
        
    Hafta sonlarını sahilde geçiriyor ve neredeyse her akşam sinemaya gidiyorlardı. Open Subtitles قضوا العطلات الأسبوعية على الشاطيء وذهبوا إلى السينما تقريبًا كل ليلة.
    Hayır, ama eğer bir kedi olsaydım muhtemelen sahilde olurdum. Open Subtitles لا.لكن ان كنت قطة من الممكن ان اكون على الشاطيء
    Eğer bu çekiciyi sahile götüren kişiyi bulursak, bazı cevaplar alırız. Open Subtitles إذا وجدنا الشخص الذي أخذ هذه الرافعة إلى الشاطيء سنجد الإجابات
    Sana bir sahil evi satın aldım. Tapusu bu zarfın içinde. Open Subtitles إشتريت لكِ بيتاً على الشاطيء أوراق الملكية موجودة بداخل ذلك المظروف
    Direkt radyo bağlantısı yok ama destroyerler birinci ve ikinci dalgalar plajda sıkışmış gibi. Open Subtitles ليس هناك إتصال مباشر باللاسلكي لكن ضباط البحرية على المدمرات يؤكدون ان الموجتين الأولى و الثانية في مأزق على الشاطيء
    Güney Afrika kürklü fokları da sardalyaların kıyıya yanaşmasını bekliyor. Open Subtitles فقمات جنوب أفريقيا الفرائية ينتظرون أيضاً اقتراب السردين من الشاطيء
    Şimdi neşelen ve ye! Bir kez iyileştiğinde seni tekrar plaja götüreceğim. Open Subtitles و متى ما تحسنت صحتكِ سآخذكِ إلى الشاطيء ثانية
    Çocuk Sahilden denizin yanlış tarafını gördüğünü farkeder. Open Subtitles أدرك الصبي أنه يرى البحر بصورة زائفة من الشاطيء.
    -İyi de bu benim hatam değil. kumsalda bana bağırma! Open Subtitles ان هذا ليس خطأي لا تصرخ فى وجهى على الشاطيء
    Anladığım kadarıyla burası yanlış plaj. Open Subtitles على قدر معرفتي لقد هبطنا على الشاطيء الخطأ
    Her neyse, yarın, iyice uyursun, sahilde uzun, güzel bir yürüyüş yaparsın... Open Subtitles على كل حال.غداً.تستطيعي ان تنامي في الداخل.تأخذين تمشاية طويلة ولطيفة على الشاطيء
    Bence hepimiz biliyoruz ki; mutlu olduğumuz yer; doğal, dışarıda bir yerlerde-- ateş başında, bir sahilde. TED أظن أننا جميعا نعلم أن مكاننا السعيد هو مكان يقصد به أن يكون طبيعيا، وفي الخارج .. على الشاطيء ، أو قرب المدفأة.
    sahilde bir kulübe ve telefon var. Kolay bulunamayacak, ücra bir yerde. Open Subtitles هناك كابينة صغيرة على الشاطيء وهاتف إنها معزولة ويصعب العثور عليها
    Suyun altında uyandım ve yukarıya doğru yolumu buldum ve sahile yüzdüm. Open Subtitles و استيقظت تحت الماء و سبحت إلى أعلى و سبحت حتى الشاطيء
    Seni burada öldürüp, cesedini sahile bırakabiliriz ve kimsenin de umurunda olmaz. Open Subtitles نستطيع قتلكَ هنا وإلقاءك على الشاطيء ولا أحد سيهتم ولا أحد سيلاحظ
    Bir noktada, sahile gittiğimizde kıyı şeridinde kocaman buz yığınlarının yığılı olduğunu gördük. TED ففي أحد المراحل، وصلنا إلى الشاطيء لكي نجد كتل جليد تجمعت على حافة الشاطيء.
    sahil tam olarak benim eğlence anlayışım sayılmaz. Open Subtitles أتعلمين، إنَّ الشاطيء ليس فكرتي لقضاء وقت ممتع
    Bu plajda sadece iki tip insan kalacak: Open Subtitles نوعان من الناس فقط سوف يمكنهم البقاء على الشاطيء
    Beyler, savaşın dalgaları tarafından kıyıya savrulan bir inci parçası. Open Subtitles لؤلؤة صغيرة قذف بها بحر الحرب إلى الشاطيء
    Neredeyse bu hafta sonu plaja gitmeye karar verecektik. Open Subtitles ولنعتقد بأنك قررت الذهاب الي الشاطيء هذا الأسبوع
    Gerçek söylenmeli, şu Sahilden taşınma olayında hangi tarafta olacağını merak eden yalnız ben değilim. Open Subtitles الحق يقال، أنا لست الوحيد الذي يتساءل عن موقفك في مسألة الانتقال من الشاطيء هذه.
    Temiz deniz havası kumsalda sabah koşuları yerel imkânlarımızdan bahsetmiyorum bile. Open Subtitles هواء بحر نقي، والركض على الشاطيء نهارا، بجانب الموارد الطبيعية الأخرى.
    Bana plaj partisine onunla gelip gelmeyeceğimi sordu. Open Subtitles لقد طلب مني الذهاب معه إلى حفلة بيكر على الشاطيء
    Önce, sörf yapmayı öğreniriz ve kaslı vücutlarımızı sahildeki çıtırlara gösteririz diye düşündüm. Open Subtitles اولا، فكرت بأننا نستطيع تعلم ركوب الأمواج و نستعرض قوتنا للفتيات على الشاطيء.
    Şu Kumsaldaki sıkı çocukları gördün mü? Open Subtitles عندما وصل هؤلاء الفتيان المتبلدون إلى الشاطيء
    kumsala eğlenmeye gideceğimizi zannediyordum. Open Subtitles أعتقدت أننا فقط نقضي وقتاً ممتعاً في الشاطيء
    887 White Beach yolu! Oğlum siste mahsur kaldı! Open Subtitles 887 الشاطيء الابيض إبني حبس بواسطة الضباب
    Şu ıssız sahili, öpüştüğümüz yeri hatırladın mı? Open Subtitles اتذكر ذلك الشاطيء البعيد حيث كانت قبلتنا الأولى؟
    Onlara biraz içme suyu getirmemiz için bekleyen bir kumsal dolusu insan var. Open Subtitles هناك العديد من الناس على الشاطيء ينتظروننا أن نحضر لهم المياه.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد