İlişki bitti diye cinayet işleyen ilk kişi sen olmazsın. | Open Subtitles | لن تكوني الشخص الأول الذي يقتل لأنّ علاقة قد إنتهت. |
Tesadüfen onları bulan ilk kişi oldu. | TED | لقد كان بالمصادفة الشخص الأول الذي يضبط موجتهم. |
Yirmili yaşlara geldiğinde Newton gökkuşağının gizemini çözen ilk kişi oldu. | Open Subtitles | و بمرور الوقت عندما كان في العشرينات اصبح نيوتن الشخص الأول الذي يحل لغز قوس قزح |
Ölüm yerine giden ilk insan olarak uzun ve esrarengiz bir geçmişiniz var, Bay Fellig. | Open Subtitles | عندك، السّيد فيليج، تأريخ طويل وغريب وجود الشخص الأول في مشهد الموت. |
Bu konuda düzgün davranan ilk insan Jack'ti. | Open Subtitles | جاك، الشخص الأول الّذي سَيَكُونُ باردَ حوله. |
İlki Candlestick Park yakınındaki garson kızdı. | Open Subtitles | الشخص الأول كانت النادلة قرب متنزه الشمعدان |
Fakat Rapunzel, hikâyede yer alan bir karakter tarafından birinci kişi bir anlatıcı olarak da anlatılabilir. | TED | لكن يمكن أن تُروى شخصية ريبانزول من قِبَل شخصٍ في القصة... فتُبنى القصة على وجهة نظر الشخص الأول. |
Belki bir gün kızı, bir gün, birinin, ilk defa biri için belki bir gün beraber olabiliriz dediği biridir. | Open Subtitles | فتاة يوماَ ما هي شخص ما , يوماَ ما شخص آخر , الشخص الأول يمكن أن يرو أنفسهم مع شخص ما يوما ما |
Dr. Bailey, Huevelmans Gölü'nde kaybolan tek kişi değil iki hafta önce bir izci grubu fosil araştırması için buradaymış. | Open Subtitles | الدّكتور بيلي ليس الشخص الأول للذهاب فقدان من بحيرة هويفيلمانس مؤخرا. قبل أسبوعين، قوّات كشّاف كان خارج صيد متحجّر هنا. |
O, O'nu Allah'ın Peygamberi olarak tanıyan ilk kişi ve vahiylerin şokunu yaşarken yanına koşarak cesaret aldığı ilk kişiydi. | Open Subtitles | كانت اول من اعترف به كرسول من الله وكانت الشخص الأول الذى إتجه إليه وقت ما واجه الفزع والحيرة فى تجربة الوحى |
Gerçekten önemsediğim ilk kişi sendin. | Open Subtitles | أنت كنت الشخص الأول الذي منحني مشاعر الحب |
Bunu deneyen ilk kişi sen değilsin. | Open Subtitles | لست أنت الشخص الأول الذي يحاول شيئاً ما كهذا |
Evet, ama yanında olmanı isteyeceğin ilk kişi ben değilim. | Open Subtitles | من المؤكد أنني لستُ الشخص الأول الذي تريد صحبته |
Sende onu bulan ilk kişi olmak zorundasın. | Open Subtitles | يجب ان تكوني الشخص الأول في ايجاده فحسب ادنا كرتر؟ |
Kardeşi tarafından gölgede bırakılan ilk kişi sen değilsin. | Open Subtitles | أنتِ لستِ الشخص الأول لِتكوني خارج التألق بواسطة أشِقَّائَك |
Harfi harfine doğru varsayımı yapan ilk kişi olduğun için. | Open Subtitles | لكونك الشخص الأول حرفياً الذي يقوم بالتخمين الصحيح |
Paolo'dan bu izlenimi alan ilk insan sen değilsin. | Open Subtitles | أنتي لستي الشخص الأول الذي يأخذ انطباع عن باولو |
Muhtemelen bu sözü sarf edeceğim ilk insan değilsin. | Open Subtitles | تعرفين، ربما لستِ أنت الشخص الأول الذي سأخبره ذلك |
Bayanlar baylar, işte su kayağında öndekini geçebilen ilk insan! | Open Subtitles | سيداتي وسادتي، الشخص الأول الذي يتمكن من تخطيّ أحدهم على المزلجة في تاريخ الملاهي المائية |
İlki dizlerinin üzerine çöküp dua eder. | Open Subtitles | الشخص الأول نزل على ركبتيه للصلاة |
birinci kişi anlatıcısı, karakterin yaşantısını ille de sadık bir biçimde sunmak zorunda değildir, bunu kuruntusal veya aldatıcı biçimde yapabilir. | TED | ليس على رواية الشخص الأول بالضرورة أن تمثّل تجارب الشخصية بصدق... فبإمكانه أن يكون متوهّمًا أو غير صريح. |
50 yıldır ilk defa seni dönüştürdü. | Open Subtitles | خلال 50 عاماً, أنت الشخص الأول الذيّ حوّلته |
Oh, evet efendim. Evinizden ayrıldığımda danışmak için gittiğim tek kişi. | Open Subtitles | إنه الشخص الأول الذي أبحث عن بحثت عن مشورته بعد ما رحلت من بيتك |
Uzun zamandır bana iyi davranan ilk kişiydi... | Open Subtitles | ... لقد كان فقط الشخص الأول منذ فترة طويلة الذي يقوم |
Dikkat! Birinci şahıs vurucusu geliyor. | Open Subtitles | لاعب من منظور الشخص الأول قادم |