Fakat bu adamın tekbaşına cesurca başlattığı kıvılcım, modern bilimsel devrimi de başlatmıştı. | Open Subtitles | ولكن شجعاعة وكفاح هذا الرجل كانت بمثابة الشرارة التى أشعلت الثورة العلمية الحديثة |
Ve fikri Netscape e götürüyorlar. Tabii biraz kıvılcım oluşuyor. | Open Subtitles | وأخذوا هذه الافكار ال نيتسكيب ونوعا ما اشعلوا الشرارة هناك |
Temel olarak kıvılcım aralığı aparatının daha hassas bir versiyonudur. | Open Subtitles | أنها في الأساس نسخة أكثر حساسية من جهاز فجوة الشرارة. |
Bu gözlükteki şifre, Yaşam kıvılcımı'nın buradan 370 km. ötede olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | الرمز على هذه الأقداحِ تُشيرُ إليها كُلّ الشرارة 230 ميلُ مِنْ هنا. |
Bir kraliçe ile kralı oynayan çingene arasında çakar kıvılcımı aşkın | Open Subtitles | قد تنشب الشرارة بين الملكة والفقير الذّي يلعب دور الملك |
O kıvılcım yaratıcı tarafından o parmakla bahşedilmek üzere, ki Âdem'in elinden bir milimetre uzakta. | TED | يوشك الخالق على منح الشرارة إلى ذلك الأصبع، الذي يبعد مليمترا واحدا عن يد آدم. |
Bir barut fıçınız var ve etrafta da bir sürü kıvılcım varsa, ...patlayacak demektir. | Open Subtitles | .. و هناك الكثير من الشرارة حوله . ذلك الشيء سينفجر |
Bir barut fıçınız var ve etrafta da bir sürü kıvılcım varsa patlayacak demektir. | Open Subtitles | .. و هناك الكثير من الشرارة حوله . ذلك الشيء سينفجر |
Ve neredeyse hiçbir zaman, ...bu kıvılcım büyük bir aleve dönüşmüyordu... | Open Subtitles | و خلال وقت قصير هذة الشرارة تحولت الى نار كثيفة |
Zararsızmış gibi görünüyor ama bu kıvılcım ateşi yakmaya yetebilir. | Open Subtitles | قد لاتبدو مؤذية لكن هذه الشرارة التي ستشعل النيران في كل شيء |
Adam akıllı yanacağın bir kıvılcım bulana kadar aramaya devam et. | Open Subtitles | لذلك إن أستمريت بالبحث عن الشرارة فستحترقين بالتأكيد |
kıvılcım da barutu ateşler ve mermiyi silahtan dışarı gönderir. - Nasıl tutulacağını biliyor musun? | Open Subtitles | الآن، الشرارة تُشعل البارود، و تُطلق الرصاصة من البندقيّة |
Kalabalık barut fıçısı gibiymiş, birisi de kıvılcım çıkarmış. | Open Subtitles | هذا الحشد كان بمثابة برميل من البارود ، و أحدهم كان بمثابة الشرارة. |
Şaşkın ama boyun eğmemiş bir şekilde orada dururlarken bir şey oldu ve, beyinlerinde çakan bir kıvılcım, ...sonunda onları aydınlattı. | Open Subtitles | لقد اكتفوا بالوقوف مرتبكين، لكنهم لم يستسلموا حتى أتت تلك الشرارة في عقولهم وأنارت لهم تفكيرهم |
Bir erkekte aradığınız kıvılcım onda yoktu. | Open Subtitles | كان يفتقد الشرارة التي تبحث عنها في الرجل |
1984 romanındaki gibi, haksızlığa uğramış emekçiler ve o büyük isyan kıvılcımı her şeyi yöneten şeytani Büyük Kardeş'e karşı. | Open Subtitles | 1984 مثل كتاب مع كل الجموع المضطهدة ومع تلك الشرارة الضخمة من العصيان ضد الأخ الأكبر الشرير الذي يدير كل شيء |
Biri diğerlerine değdiğinde çıkan kıvılcımı görüyor musun? | Open Subtitles | أترى تلك الشرارة عندما يلتقى بعض تلك الأسلاك مع بعضها البعض؟ |
Ama o kıvılcımı evliliğimize dönmesi için zorlayamazsın. | Open Subtitles | الشرارة إرغام يمكنك لا لكنك زواجنا إلى الرجوع على |
Savaşımız sonunda gezegeni yok etti ve Yaşam kıvılcımı yıldızların arasında kayboldu. | Open Subtitles | إستهلكتْحربَناالكوكبَأخيراً، بالإضافة، كُلّ الشرارة فُقِدتْ إلى النجومِ. |
Eski sevgilin orada otururken, o kıvılcımın geri gelmeyeceğini nasıl bilebilirsin? | Open Subtitles | فما يدريكَ ألاّ تعود تلك الشرارة بينكما وهي جالسةٌ أمامك |
Ateşleme kolu yukarı, gaz pedalı aşağı. | Open Subtitles | الشرارة إلى الأعلى، الغاز إلى الأسفل |
Hangi mahkeme, yangın fırtınasını başlatan kıvılcımdan sorumlu olmak ister? | Open Subtitles | مالمحكمة التي تريدها أن تكون مسؤولة عن الشرارة التي تشعل فتيل عاصفة؟ |
İçeri girmeden bir süre beklememiz gerekti çünkü her tarafından kıvılcımlar çıkıyordu. | Open Subtitles | انتظرنا حتى نعود إلى الداخل لأن الشرارة كانت تنطلق بكل مكان |