Biliyorum, kötü görünüyor, ama açıklayabilirim. | Open Subtitles | أعرف أن المنظر يبدو رديئا لكن يمكننى الشرح |
Biliyorum, kötü görünüyor, ama açıklayabilirim. | Open Subtitles | أعرف أن المنظر يبدو رديئا لكن يمكننى الشرح |
Olsa iyi olur yoksa daha da çok şey Açıklaması gerekir! | Open Subtitles | حسنًا، يجدر به أن يكون كذلك وإلا سيتوجب عليه بعض الشرح |
Bu da onların açıklama şekli; onların aile hikâyelerini ''kendince'' anlatmaları | TED | إنها طريقتهم في الشرح. قيامهم بصنع رواياتهم الخاصة بهم. |
Tacı hediye ettiğimi açıklamak zor olur. | Open Subtitles | لا شكرا من الصعب الشرح للسيدة أنني سأعطي أحدهم مجوهراتها |
Evet, daha detaylı açıklayamam, çünkü şu anda dışarda bekliyor. | Open Subtitles | لا يمكنني الشرح لأنها تقف الآن خارج الكابينة |
Yıldız geçidi programının bunu açıklamaya çalışırken ortaya çıkmasından bahsetmiyorum bile. | Open Subtitles | ناهيك عن كشف برنامج ستارجيت في محاولة الشرح |
Sanırım açıklayabilirim, buradaki et ve kan kokusundan, çok davet edici bir hedef oluyor. | Open Subtitles | بامكانى الشرح لكن رائحة اللحم والدم هنا تدعو الى الهجوم |
Oldukça tuhaf göründüğünü biliyorum ama açıklayabilirim. | Open Subtitles | أعلم أن الأمر يبدو مشبوها لكن بإمكاني الشرح |
- açıklayabilirim. - Daha çok silaha ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | بإمكاني الشرح سنحتاج الكثير من الأسلحة |
Açıklaması zor, efendim. Bir parçası olmamayı tercih ederim. | Open Subtitles | من الصعب الشرح , سيدي لكنى أفضل ان لا أكون جزءٌ منه |
Senin gibi alaycı bir kızın mantıklı bir Açıklaması vardır herhalde. | Open Subtitles | بكل تأكيد مثل بنت متهكمة لَها بَعْض الشرح العقلاني |
Uzun zaman alacak gibi. Bakın, her zaman böyle olayların bir Açıklaması vardır. | Open Subtitles | انظر انة دائما ما يطول الشرح عن ما لا تدركة الحواس |
Tahmin edebilirsin, bir sürü açıklama yapılmıştı beni oraya göndermeden önce, çantama silahlarını gizlice koymalarından önce. | Open Subtitles | يمكنك أن تتخيلي، احتاج الامر للكثير من الشرح قبل ان يرسلوني الى هناك قبل ان اضع اسلحتهم في حقيبتي |
Buna nasıl bir açıklama getirebilirsin? | Open Subtitles | ما هو نوع الشرح الذي من الممكن أن تملكه ؟ |
Aptal. Klasik film hatasını yaptın. Bu kadar çok açıklama. | Open Subtitles | يا رجل كم أنت أحمق، إرتكبت غلطتك التقليدية في الفيلم لا تبالغ في الشرح |
Zor olanı, bunu küçüğe açıklamak. | Open Subtitles | لكن الجزء الأصعب هو محاولة الشرح لطفلك الصغير |
Ölümü çocuklara açıklamak çok zor oluyor | Open Subtitles | نعم. الموت يمكن ان يكون صعب الشرح بالنسبة للاطفال |
Bunu şimdi açıklayamam ama, bir sorun var, tamam mı? Bankadaki bir şey. | Open Subtitles | لا يمكنني الشرح الآن, لكن مشكلة في المصرف. |
Gitmem gerek. Ben gerçekten üzgünüm, ve açıklayamam, | Open Subtitles | يجب أن أذهب، أنا آسفة جداً، ولا يمكنني الشرح |
Burdaki kimseye bu ürünlerin çok özel olmalarını açıklamaya ihtiyacım yok | Open Subtitles | لا أحتاج إلى الشرح لكل شخص في هذهِ الغرفة لمَ النطاق، والتفاصيل ووجود هذا المشروع يجب حمايته بعناية |
Pekâlâ, öpüşmeye devam edeceğiz ama önce açıklaman gereken şeyler var. | Open Subtitles | حسناً ، هذه القبله لكي تبقي لكن لديك الكثير من الشرح لتفعلها |
Bir evinin olmamasının, korkmuş ve yalnız olmanın ve tüm bunlar olurken bir kadın olarak şerefime tutunmaya çalışmanın ne demek olduğunu açıklayabilir miyim emin değilim. | Open Subtitles | ولست متأكدة من أنني فعلاً أستطيع الشرح. ماذا يُشبه كونك بلا منزل، خائفة ووحيدة. |
Size bunu Açıklamayı çok isterdim ama zamanımız kısıtlı. | Open Subtitles | أتمنى لو أستطيع الشرح لكم، ولكن الوقت قد انتهى |
açıklamam bir kaç gün sürdü, avukatım hala detaylarla uğraşıyor. | Open Subtitles | حسنا، استغرق الأمر بضعة أيام من الشرح والمحامي لا زال يحاول |
Açıklamana gerek yok. Anlıyorum. Oradaki gerçek kızındı, neyse işte. | Open Subtitles | انظري, ليس عليكِ الشرح, انا أتفهّم, تلك كانت ابنتك الحقيقية, لذا مهماً يكن. |
Diyordum ki, Anlatması biraz zor... Kızımız yalnız değildi. | Open Subtitles | كنت أقول, من الصعب الشرح ولكن ابنتنا لم تكن وحدها |
Başka türlü açıklayamıyorum, istatistiksel verilere ve konunun özüne baktığımda. | TED | لأنه لا يمكنني الشرح خلاف ذلك عندما أنظر إلى الأرقام، و ما يجري. |